Berkay SAĞOL
Açlık, yoksulluk, baskı ve kötü yönetim nedeniyle halk nezdindeki itibarı yerlerde sürünen tek adam rejimi siyasi manevralarla iktidarını sürdürmenin derdinde. İçeride kaybettiği meşruiyetini ABD kapılarında arayan rejim içeride de hamlelerini sürdürüyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Meclis resepsiyonunda DEM’den Yeniden Refah’a, Gelecek’ten DEVA’ya muhalefet partileriyle samimi pozlar vererek “iç cephe” tahkimatına soyunması yeni dönemin habercisi.
Erdoğan’ın ABD ziyareti dönüşünde bir kısım muhalefet genel başkanı ve milletvekilleriyle verdiği samimi pozlara tepkiler sürerken bu fotoğraflar meşruiyet satın alma olarak yorumlandı. Prof. Dr. Cangül Örnek, servis edilen görüntülerin Erdoğan’ı rahatlatmak için verildiğini söylerken, Siyaset Bilimci Doç. Dr. İsmet Akça bir tane resmin meşruiyet sorununu çözmeyeceğini belirtti.
HESAPLARI BOZULACAK
Meclis’te verilen fotoğrafları ve meşruiyet tartışması hakkında değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Cangül Örnek, halkın iktidara ve sisteme duyduğu öfkenin hafife alınmamasını ve hesaba katılması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Örnek, “Halkın eskisi gibi siyasi elitler arasındaki bir takım jestleri izleyerek ve sessiz kalarak hayatına devam ettiği sanılıyor ama durum öyle değil. Yaşam koşullarının ağırlığı, geleceksizlik hissi ve çıkış göremeyen bir toplum öfke biriktirdi. Halk tüm bunları yaşarken, görüntüleri ‘Siyasetçiler arada görüşür’ şeklinde yorumlamıyor ve bu tabloyu hoş görmüyor. Verilen tepkilerin ne kadar içten, sert olduğuna dikkat edilirse bu hislerin samimi olduğu anlaşılır. Siyasetçiler halktaki bu öfkeyi hesaba katmalı. Türkiye’de yaşam koşulları çok ağır ve halk bunun karşılığında siyaset arıyor, partileri oraya doğru itiyor. Halkın CHP’yi ittiği noktayı görüyoruz. Herkes radikalleşmenin ve öfkenin farkına vararak siyaset yapmalı” dedi.
Prof. Dr. Cangül Örnek
Meclis’te verilen resepsiyondaki fotoğrafların iktidar tarafından bilinçli olarak servis edildiğini ancak fotoğraflar dışında da Erdoğan’a yönelik ciddi bir ilgi olduğuna dikkat çeken Örnek, “Bu fotoğrafların iki boyutu var. Bir boyutu Erdoğan açısından CHP’yi yalnızlaştırmak. Meclis’te bu iktidarla mutlak uyum sağlayamayacak aktörleri dışlayarak birliktelik pozu vermek. Diğer boyutu ise Erdoğan’ın New York’a gidişinin öncesi ve sonrasındaki yapılan açıklamalar ve meşruiyet söylemiyle ilgili. Türkiye tarihinde bu kadar açıktan çeşitli düzeylerde aşağılandığı, bu kadar açıktan tavizlerin istendiği ve verildiği başka bir tarihsel moment yok. ABD yönetimi Türkiye’de iktidarın zayıfladığını biliyor ve ekonomik ile siyasal krizin farkında. Türkiye bölgede kendisini zor bir alana sıkıştırmış durumda. AKP iktidarı ABD ile uyum sağlamak dışında başka bir çıkış göremiyor. ABD, AKP iktidarına biz size destek olduğumuz sürece ayakta kalırsınız mesajı verdi” diye konuştu.
Ortaya çıkan bu duruma Erdoğan’ın da pek alışkın olmadığını söyleyen Örnek, şunları dile getirdi: “Erdoğan’ın döndüğünde oluşan bu tablonun hızla toparlanması gerekiyordu. Meşruiyet tartışması başlı başına daha önce karşılaşmadığımız bir başlıktı. Meclis’teki ortak görüşmenin tam bu yaşananların ertesinde planlanmış bir adım olduğunu düşünüyorum. Bir tür iletişim stratejisi kuruyorlar. Servis edilen görüntüler Erdoğan’ı rahatlatmak için ayarlanmış enstantaneydi. Dizilen partilerin liderleri Erdoğan’a yardımda bulunmuş oldular.”
Siyaset Bilimci Doç. Dr. İsmet Akça
BİR FOTOĞRAFLA OLMAZ
Siyaset Bilimci Doç. Dr. İsmet Akça, Erdoğan’ın bu fotoğrafa ihtiyacı olduğunu vurguladı. Akça, “Erdoğan ve AKP uzun yıllardır eriyen bir parti. İktidarda durabilmek için hem ittifaklar kurmak zorunda hem muhalefetin ittifak zeminlerini dinamitlemek zorunda hem de aslında muhalefetin özgürce siyaset yapabilmesini engellemek zorunda. Bu resimle Erdoğan, meşruiyet tartışma süreciyle toplumsal meşruiyet, kabul edilebilirlik mesajını vermek istiyordu. Buna ihtiyacı olan Erdoğan. Bu resmin bir etkisi vardır ama bir tane resim kendisinin meşruiyet, rıza sorununu çözecek değil” dedi.
Erdoğan meşruiyet fotoğrafı üretmek isterken, muhalefet açısından en sıkışık durumda kalanın DEM Parti olduğunu ifade eden Akça, “1 Ekim’le başlayan sürecin çeşitli dinamikleri var. İç politika açısından bakıldığında Erdoğan açısından en büyük kazanım DEM Parti ve CHP ilişkisini koparmak. Özgür Özel, DEM Parti’ye mesafe almıyor ve doğru bir süreç yönetiyor. DEM Parti de günün sonunda iktidarın neler yapabileceğini en iyi bilen partiler arasında. İktidarın baskıcı mekanizmalarına karşı muhalefeti güçlü kılmak zorunda olduğunu biliyor. Her siyasi aktör kendi elini güçlendirmek istiyor. Erdoğan da bunu istiyor ve bu fotoğrafa onun daha çok ihtiyacı vardı. Cumhur İttifakının sürekli olarak seçmen nezdinde kan kaybına uğradığını, rıza kapasitesinin git gide daraldığı gerçeğini ortaya koymak ve bu sıkışma karşısında yapılan hamleleri muhalefetin nasıl boşa düşüreceği üzerinden tartışma yürütülmeli” diye konuştu.