Kanada’nın Montreal kentinde 1990’ların ortasında doğan Godspeed You! Black Emperor (GY!BE) post-rock sahnesinin en politik ve en sıra dışı kolektiflerinden biri. Uzun enstrümantal parçalar, sahnede anonimleşen müzisyenler projektörlerden yayılan politik sloganlar… Tüm bunlar GY!BE’yi salt bir müzik grubu değil, aynı zamanda bir politik sanat kolektifi haline getiriyor.
Onların müziği, iki ana duygu etrafında dönüyor: Karamsarlık ve umut. İlk bakışta birbirini dışlar gibi görünen bu iki duygu, GY!BE’nin diskografisinde yan yana duruyor, birbirini besliyor. Grup, çöküşün resmini çizerken bile başka bir dünyanın mümkün olduğuna işaret ediyor. 1997 tarihli ilk albüm F♯ A♯ ∞, modern çağın distopik açılış sayfası gibi. Daha ilk dakikada duyulan ses kaydı, bizi kıyamet sonrası bir dünyaya fırlatır: “Araba yanıyor ve direksiyonda sürücü yok…”
Bu sözler, neoliberal çağın pusulasızlığını, kolektif bilincin dağınıklığını ve kapitalizmin yarattığı boşluğu özetler. 90’ların sonunda Sovyetler’in yıkılışının ardından tek kutuplu bir dünyada “tarihin sonu” ilan edilmişti. Ama GY!BE, daha en başından bu söyleme karşı çıktı: Direksiyonda kimsenin olmadığı bir araç, aslında içinde yaşadığımız sistemin ta kendisiydi.
SLOW RİOT FOR NEW ZERO KANADA: İSYANIN FRAGMANI
1999’da yayımlanan EP*, kapağındaki Molotof kokteyli rehberiyle politik tavrını açıkça ilan etti. İçinde yalnızca iki parça vardı ama ikisi de GY!BE’ın isyankâr tarafını özetler nitelikteydi:
● Moya şarkısı adını grup üyelerinden Mike Moya’dan alır, melankolik bir ağıt gibi yükselir.
● BBF3 ise sahte bir radyo vaazını müziğe gömer. Bu şarkıdaki sözler; propagandanın, şovenizmin ve boş umutların eleştirisiydi.
Kısacası bu EP, GY!BE’nin yalnızca müzik değil, doğrudan politik manifesto da ürettiğinin başka bir kanıtı.
LİFT YOUR SKİNNY FİSTS LİKE ANTENNAS TO HEAVEN: KARANLIKTAN GÖĞE…
2000’de çıkan bu albüm, grubun başyapıtı sayılır. Dört uzun parçadan oluşan albüm, başlı başına bir yolculuk. Açılış şarkısı Storm, zafer dolu bir marş gibi başlar, ardından baskıdan özgürleşmeyi simgeleyen bir zirveye doğru yükselir. Albüm boyunca GY!BE, kapitalizmin ve modernitenin dayattığı baskıyı müzikal olarak hissettirir, ama bunu her defasında göğe uzanan bir umutla dengeler. “Antennas to Heaven” ifadesi de tam olarak bunu sembolize eder: Yeryüzündeki acılarla yüzleşerek göğe doğru uzanmak.
YANQUİ U.X.O.: SAVAŞ ENDÜSTRİSİNİN ANATOMİSİ
2002 tarihli bu albüm, GY!BE’nin en doğrudan politik işlerinden biri. Albüm kapağındaki diyagram, büyük plak şirketlerini (AOL Time Warner, BMG, Vivendi, Sony) savaş endüstrisiyle doğrudan ilişkilendiriyordu. Müzik de bu sertliğe uygundu. Prodüktörlüğünü Steve Albini’nin yaptığı albümde, militarizmin gürültüsü yankılanıyordu. ‘Yanqui’ (Yankee) ifadesi, Amerikan emperyalizmine gönderme yaparken “U.X.O.” kullanılmamış patlayıcı mühimmat anlamına geliyordu. Albüm, 11 Eylül sonrasında ABD’nin “teröre karşı savaş” adı altında dünyayı ateşe attığı bir dönemin eleştirisiydi.
SESSİZLİK VE DÖNÜŞ
2003’ten 2010’a kadar GY!BE sahneden çekildi. Bu yıllar, küresel neoliberalizmin yükseldiği, Irak işgalinin ve ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerdi. Grup sessiz kaldı ama yok olmadı. 2012’de Allelujah! Don’t Bend! Ascend! ile geri döndüler. Albümdeki “Mladic”, Bosna’daki ‘Sırp kasabı’ lakabıyla tanınan Ratko Mladić’e gönderme yapıyordu. Bu, GY!BE’nin yalnızcas geçmişi değil, bugün yaşanan savaşları da hafızaya kazıma çabasıydı. 2015’te çıkan Asunder, Sweet and Other Distress, grup için daha kısa ve doğrudan bir işti. Fakat 2017 tarihli Luciferian Towers, yeniden politik göndermelerle doluydu. Albüm kitapçığında şu ifadeler yer alıyordu:
“Kanada, yerli halkın topraklarını hâlâ işgal ediyor.”
“İnsan eliyle yaratılmış iklim felaketi derinleşiyor.”
“Sermaye, savaş ve sefalet yaratmaya devam ediyor.”
Her cümle, GY!BE’nin politik kolektif kimliğini daha da netleştirdib
“G_D’S PEE AT STATE’S END!” VE GAZZE İÇİN AĞIT
2021’de yayımlanan G_d’s Pee AT STATE’S END! albümü, pandemi günlerinde kaydedildi. İnsanlığın kolektif yalnızlığı, şarkılarda yankı buldu. 2024’te ise en sert ve en çıplak politik çıkışlarından birini yaptılar. Yeni albümlerine isim koymadılar; yalnızca bir sayı yazdılar:
“No Title as of 13 February 2024 28,340 Dead.” Bu, o tarihte Gazze’de yaşamını yitirenlerin sayısıydı. GY!BE, savaşı estetize etmiyor; ölü sayısını doğrudan kapak yaparak belleğe kazıyordu.
GY!BE’nin ender röportajlarından birinde söyledikleri, aslında tüm diskografilerini açıklıyor: “Biz neşeyle ağır müzik yapmaya çalıştık. Yaşadığımız zaman ağırdı ama ana akım söylem her şeyin yolunda olduğu yönündeydi. Oysa hiçbir şey yolunda değil. Müzik, bir şeylerin yolunda olmadığıyla ilgili olmalı, yoksa hiç var olmamalı. Gelmiş geçmiş en iyi şarkılar da işte o çizginin üzerinde duran şarkılardır. Biz sadece o kusursuzluğa yaklaşmaya çalıştık.” Bu sözler, onların müziğini hem politik hem insani kılıyor. GY!BE, çöküşe ağıt yakarken aynı zamanda dayanışmanın, kolektif umudun ve insaniyetin müziğini yapıyor.
Godspeed You! Black Emperor’ın müziği, bir yandan kapitalizmin, savaşın, ekolojik felaketin panoramasını çiziyor; diğer yandan direnişin, dayanışmanın ve umudun müziğini üretiyor. Her konser, yanıp sönen tek bir kelimeyle açılıyor: HOPE. Çünkü onlar için karamsarlık, tek başına bir son değil, umutla birleştiğinde yeni bir başlangıcın çağrısı.
* Ortalama bir albümden daha kısa, genellikle 4-5 şarkı içeren kayıtlar.