Bir keşiş, bir filozof ve bir psikologdan bilgece sözler…
Düzen ve düzensizlik arasında bir çekişme.
Hayat bazen böyle hissettirir. Bir yandan huzur istersin. Öte yandan kontrol istersin. Ve ortada bir yerde, sadece aklını kaybetmemeye çalışırsın.
Buda, Nietzsche ve Jung sana bu uğurda yardımcı olabilir.
1 — Buda : Gerçekle tartışmayı bırakın.
Buda’nın tüm öğretisi şudur: Hayat acıdır. Ancak acı, kendi zihinsel dramımıza bağımlı olduğumuz için vardır. Zevke tutunuruz. Acıya öfkeleniriz. Ve gerçekliğin olduğu gibi değil, başka bir şey olmasını dileriz.
“Hayattaki acı kaçınılmazdır, ama acı çekmek kaçınılmaz değildir.
Acı, dünyanın size yaptığı şeydir, acı çekmek ise [aldığınız ‘acı’ hakkında düşündüğünüz şekilde] kendinize yaptığınız şeydir.
Acı kaçınılmazdır; acı çekmek ise isteğe bağlıdır. [Acının niteliği, miktarı, sıklığı, süresi vb. daha kötü olmadığı için her zaman minnettar olabilirsiniz.]”
Tam olarak duymak istediğin bilgelik değil.
Ama bekle, dahası da var.
Stresinin çoğu hayatın kendisinden kaynaklanmıyor. O stres kaynağını kabul etmeyi reddetmenden kaynaklanıyor.
- Kontrol edemediğin şeylere direnmenden.
- Başkalarının yaptıklarından ve söylediklerinden vb.
Acı gerçektir. Ama ıstırap, zihnin sonsuz bir öfke nöbeti geçirmesidir. Gerçekliği olduğu gibi “sevmene” gerek yok. Sadece onunla savaşmak yerine akışına bırak. Sorunlar için de aynı şey geçerli.
Önce kabul et.
Sonra harekete geç.
Aksi takdirde, gerçeklikle savaşırsın. Ve her zaman kaybedersin.
Acıyı fark edebilirsin. Onu durdurmaya veya yargılamaya çalışmak yerine sadece izle. Eğer kafandaki hikayelerle onu beslemezsen, gücü azalır. Böylece kendi zihninin kurbanı olmaktan kurtulursun.
2 — Nietzsche : Hayat zordur. Tamam. Şimdi, yaşamak için “nedenini” bul.
Nietzsche, sızlanmanın panzehiridir. Onun tüm felsefesi, meydan okuyan bir “ne olmuş yani?” üzerine kurulmuştur.
Ünlü sözü şöyledir:
“Yaşamak için bir nedeni olan kişi, neredeyse her nasılın üstesinden gelir.”
Ama herkes ikinci kısmı unutur: o nedeni kendin yaratmalısın.
Nietzsche’nin deyimiyle “Tanrı öldü”.
Sosyal kurallar bir tuzaktır.
Ailenin senin için kurduğu hayallerin hiçbir önemi yok.
Bu durumda geriye sadece sen kalıyorsun.
Şimdi, durdurulamaz ol!
“Bunu gerçekten istiyor muyum, yoksa bana bunu istemem gerektiği mi söylendi?”
İşte sorman gereken soru bu.
Cevap boş geliyorsa, onu yak ve kendi cevabını inşa et.
Ruhunu ateşe ver.
“Hiç kimse, hayat nehrini geçmeniz gereken köprüyü sizin yerinize inşa edemez.”
— Nietzsche
Nietzsche’nin dahice kuralı, bir Übermensch gibi yaşamaktır. Yani bir üst-insan gibi…
Hayatın acısına bakıp yine de “Hayata evet” diyen biri.
Kolay, rahat bir hayat aramayan; Kendi amaçlarını, kendi değerlerini, kendi oyunlarını arayan biri…
Kariyerin, ilişkilerin, sanatın… Her şey sana bağlı. Kimse seni kurtaramaz. Yaşamak için uyulması gereken hayat kuralları yoktur. Zorluğu sen belirlersin. Kendi standardın sana bağlı. Başarısız olursan, sistemi suçlamazsın; seviyeni yükseltirsin. Sevmediğin bir hayatta sıkışıp kaldıysan, görevin onu yenmektir.
Nietzsche, hayatın anlamını aramayı bırakıp, eylemlerinle hayata anlam yüklemeye başlaman gerektiğini söylerdi.
Acıdan kaçınmayı bırak ve acıyı değerli kılacak kadar anlamlı olanı aramaya başla.
3 — Jung : Gölgelerini bütünleştir, yoksa tüm hayatını onlar yönetecek!
Carl Jung, uçuruma baktı ve onun bir ayna olduğunu fark etti.
Onun temel kuralı, nefret ettiğin ve sakladığın parçalarınla barışana kadar asla bütün olamayacağın ve kontrolü ele alamayacağındır. Buna Gölge adını verdi. Bu, kibirli pislik, güvensiz çocuk, kıskanç arkadaş ve ertelemeci benliğindir.
Herkese ve kendine “iyi bir insan” gibi görünmek için bastırdığınız tüm şeyler…
Jung’un uyarısı korkutucu derecede pratiktir. “Bilinçaltını bilinçli hale getirene kadar, o hayatınızı yönetecek ve siz buna kader diyeceksiniz.”
- Dayanamadığın o kişi muhtemelen kendinde inkar ettiğin bir özelliği yansıtıyor.
- Ani, mantıksız öfken kimse veya hiçbir şeyden kaynaklanmıyor. Bu, gölgenin tetiklenmesi.
- Kontrolün sende olduğunu sanıyorsun, ama aslında kabul etmekten korktuğun özelliklerinin bir kuklasısın.
Uzun lafın kısası. Saf ışıkmış gibi davranmayı bırak. Karanlığını keşfet. Onunla konuş. Onu bütünleştir.
Gölgeyi yok edemezsin; ama onu nasıl kullanacağını öğrenebilirsin.
Aksi takdirde, gecenin 2'sinde mesaj atan kötü bir eski sevgili gibi seni rahatsız eder.
Onu sahiplendiğin zaman ise daha önce hiç deneyimlemediğin bir güce ulaşırsın.
İşte yapabileceğin bazı şeyler ;
- Birine karşı güçlü bir olumsuz tepki gösterdiğinde, hemen kendine sor. “Bu benim hakkımda neyi gösteriyor?”
- Gösterişçilerden nefret ediyorsan, kendini nerede göstermekten çekindiğini öğren.
- Tembelliği hor görüyorsan, kendini nerede yorduğunu düşünüyorsun?
Bütünleşmek, karanlık dürtülerinle hareket etmek anlamına gelmez. Onların varlığını kabul etmek anlamına gelir. Onları gün ışığına çıkararak, güçlerini tüketirsin.
Saçmalıklarını başkalarına yansıtmayı bırakır ve sonunda tüm benliğinin sorumluluğunu üstlenirsin. Kendi tetikleyicilerini bildiğin için manipüle edilmen zorlaşır.
Hepsi bu.
Gerçekliğin üç ustasından gelen üç acımasız, parlak bilgelik.
Buda’dan: gerçeklik kazanır, bu yüzden onunla savaşmayı bırak.
Nietzsche’den: yaşamak için nedenini yarat, böylece her şey katlanılabilir hale gelir.
Jung’dan: şeytanların hiçbir yere gitmiyor, bu yüzden onları senin için çalıştır.
Bir keşiş, bir filozof ve bir psikoterapistten hiç de fena olmayan hayat tavsiyeleri.
Üç kural, üç gerçeklik.
Hepimiz tek bir işle uğraşıyoruz: kendimize ait hissettiğimiz bir hayat kurmak.
İşimiz bu.
Kurtarılmak isteyenler için değil. Kendini kurtarmaya hazır olanlar için…
Zihniniz, hayatınız ve gölgeniz sadece sizin kurtarabileceğiniz şeylerdir.
Bir makalemizin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz!
Başka bir yazıda tekrar görüşünceye kadar kendine çok çok iyi bak!
🐐
Gerçekliğin 3 Ustasından 3 Acımasız Uyarı was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.