Haber Merkezi
Van’da 27 Eylül’de kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolan ve 15 Ekim’de Van Gölü sahilinde cansız bedeni bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’in ölümünün üzerinden 1 yıl geçti ancak Rojin’e ne olduğu sorusunun yanıtı hâlâ aydınlatılmadı. Rojin’in arkadaşları ve kadınlar, Kabaiş dosyasında 9 ayın ardından rapor hazırlayan Adli Tıp Kurumu’nu (ATK) protesto etti. Van Kadın Platformu ve öğrenciler, “Rojin Kabaiş’in ölümünün ‘intihar’ olarak yansıtılmasının ne denli hatalı olduğu açıkça görülmektedir” dedi.
Kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne ilişkin süreç devam ederken Adli Tıp Kurumu (ATK) 9 ay sonra hazırladığı raporu dosyaya sundu. Dosyada Rojin Kabaiş’in vücudunda iki erkeğe ait DNA tespit edildiği kaydedildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencileri, ATK’nin dosyadaki tutumunu protesto etmek ve dava dosyasındaki şüphelerin aydınlatılması talebiyle Van Yüzüncü Yıl rektörlük binası önünden ATK’ye yürüdü. Öğrenciler, “Rojin için adalet”, “Rojin Kabaiş isyanımızdır”, “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Bu intihar değil cinayet” sloganları attı. Eyleme DEM Parti Van Milletvekili Gülderen Varlı da destek verdi.
HAKİKÂTİN PEŞİNDEYİZ
Eyleme katılan Barış Metin, burada yaptığı açıklamada “Bir yılı aşkın süredir cevapsız kalan soruların, yarım kalan hayatların, susturulan hakikatlerin peşindeyiz. Rojin’in ardından sadece bir ailenin değil, bir toplumun vicdanı sarsıldı. Bu sarsıntıyı unutmadık, unutturmayacağız. Rojin Kabaiş, hayalleri olan bir genç kadındı. Bugün Rojin’in sessizliğini konuşmaya dönüştürmek için buradayız” dedi. Öğrenciler açıklamanın ardından Van’daki ATK önüne yürüdü. Van Kadın Platformu üyelerinin de katıldığı eylemde kadınlar adına açıklamayı Van Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi avukat Fatma Ülgen yaptı.
DOSYANIN SEYRİ DEĞİŞTİ
Ülgen iki farklı erkeğe ait DNA bulgusunun, dosyanın seyrini ve niteliğini değiştirdiğini ifade etti. Ülgen, şöyle devam etti: “Bu veriler, Rojin Kabaiş’in ölümünün ‘intihar’ olarak yansıtılmasının ne denli hatalı olduğunu açıkça göstermektedir. Rojin Kabaiş dosyasında 06.11.2024 tarihinde Adli Tıp Kurumu raporunda iki farklı erkeğe ait DNA örneği tespit edilmiş olmasına rağmen, kurum tarafından verilen raporlarda vajinada DNA’nın olmadığı bildirilmiş, fakat 10 Ekim 2025 tarihinde gelen ATK raporunda nihayet DNA örneklerinin göğüs bölgede ve vajinal bölgede bulunduğu açıklanmıştır. Dosyanın seyrini kökten değiştiren böylesine önemli bir bilginin bu kadar geç sunulması, sürece ilişkin ciddi soru işaretlerini beraberinde getirmiştir.”
Diyarbakır Barosu Başkanı ve Kabaiş ailesinin avukatı Nahit Eren, ATK’nın raporunun eksik ve sorunlu yönlerinin bulunduğunu aktardı. Ayrıca Van Barosu, dosyanın önceki savcısı ve ATK yetkilileri hakkında Van Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundu.
∗∗∗
RAPORDAKİ EKSİKLİKLER
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Halis Dokgöz, Kabaiş ile ilgili ATK’nin raporunu değerlendirdi. Dokgöz, ilk verilen raporda cinsel saldırı ve DNA bulgusu olmadığını anımsatarak ‘‘Bugün geldiğimiz noktada hem vajinanın içerisinde hem de göğüs bölgesinde DNA’dan bahsediliyor. Bir diğer nokta ise suda boğulduğunun kesin kanıtının ortaya konulması gerekiyor. Yani bir kişi öldürüp suya da atmış olabilir ya da suda gerçekten boğularak da ölmüş olabilir. Bunun için de bizim diatom testi dediğimiz testin yapılması gerekiyor. Bu yapılmamış. Bu bir eksiklik. Ayrıca DNA’ların kimlere ait olduğunu olay yeri inceleme dahil cesedin otopsi salonuna kadar transferinde kimler varsa savcı dahil hepsiyle karşılaştırma yapılması gerekiyor” dedi.