Futbolda performansı etkileyen faktörler

Yaklaşık yedi haftadır, yarışma sporlarında başarıya ulaşmak için izlenmesi ve   uygulanması gerekli faktörleri yazıyorum. Bu bilgiler; neredeyse bir yazı dizisi olarak da kabul edilebilir. Tabiiki buraya aktardıklarım oldukça özet ve kaba hatlar olarak algılanmalıdır. Sözünü etmeye çalıştığım her bir faktör için ciltlerce kitap yazılabilir. Ayrıca, değinemediğim konularda var. Bunlara değinemedim; çünkü, her konu için uzmanlaşmak gereklidir. Anatomiden tutun da, fizyolojiye, matematikten istatistiğe, fizikten kimyaya, statikten mekaniğe vs ne kadar fen bilimi varsa spora bir yerinden bulaşmaktadır. Diğer yandan psikolojisi, sosyolojisi, felsefesi de sporun olmazsa olmazları arasındadır. Bu nedenle de spor için multidisipliner bir bilimdir diyebiliriz. Bilimse bir uzmanlık işidir ve çok büyük uğraşıları ve zamanı gerektirir. İşte bu noktada akıllı bir teknik adam tüm bu faktörleri, uzmanları yardımıyla bir araya getirerek kişiyi veya ekibini en az hatayla yarışmaya hazırlayan kişidir.

Bu hazırlıklardan sonra yarışma alnındaki doğru diziliş ve taktik, başarı için uygulanması gereken son hamledir.

Bu noktada diziliş ve taktik kavramlarının birbirine karıştırılmamasında yarar vardır. Örneğin; futbolda diziliş dendiğinde 4-2-4, 3-5-2, 4-3-3, 4-4-2 vs gibi sistemler akla gelmelidir.

Taktik ise; bu  sistemler içinde futbolcuların yapması gereken uygulamalardır. Fakat, diziliş ve kurgu (taktik) birbirinden ayrılamaz bir bütündür. İşte, çalıştırıcının bu son aşamadaki görevi çok büyüktür. Çünkü, her şeyiyle yarışmaya hazırlanmış olan birey ya da ekip hatalı bir diziliş ve kurguyla başarısızlığa mahkûm edilebilir. Ve, tüm emekler ziyan olabilir. Bu nedenle iyi bir çalıştırıcı; bilgili, güvenilir, sporcularını gerek kişilikleri, gerekse de yetenekleri açısından iyi tanıyan, konusuyla ilgili literatürü yakından takip eden, sporcuları tarafından sevilen ve saygı duyulan bir yapıda olmalıdır. Bu özelliklerden yoksun olan bir kişinin antrenörlük yaşamında başarılı olması beklenemez.

Özellikle takım sporlarında antrenörün oyuncularını tanıması çok daha fazla önem taşımaktadır. Çünkü, saha içi dizilişi ve dolayısıyla uygulanacak taktiği oyuncularının kapasitelerine göre tespit etmelidir. Bununla birlikte rakip takımın özelliklerini de saptamak zorundadır. Sahaya yansıtacağı sistem ve kurgu rakip takımın ekmeğine yağ sürebilir. Ve, kolay geçeceği sanılan bir maç zora girebilir, hatta bu hatalardan dolayı kaybedilebilir.

Yarışma sporları;  bir sinema, bir tiyatro gibi göze ve duygulara hitap eden sosyal bir etkinliktir. Bu nedenle hazırlıklar yapılırken üst düzeyde özen gösterilmelidir. “Ben yaptım oldu” zihniyetinden vazgeçilmelidir. İnsanlara güzel şeyler sunmak için çaba gösterilmelidir.

Profesyonel veya amatör yarışma sporları amaçlarının dışında kullanılmamalıdır. Salonlar, stadyumlar çirkinlikler abidesi olmaktan kurtarılmalıdır. Bunun da yolu insanlara güzel şeyler göstermekten geçer.

Güzelliklere alışanlar ise çirkinleşmeyi beceremezler ve zamanla da unuturlar. Böylece; kötü ve çirkin spor alanlarını terk eder gider. Kazanmak için “her şey mübah” olmamalıdır.