Henüz adı bile konulamamış ve Kürt sorununa çözümü hedefleyen süreçte ‘eşit yurttaşlık’, ‘eşit vatandaşlık’ vaadi öne çıkıyor. Hiçbir etnik kimliğin ayrımcılığa uğramayacağı bir geleceğe demokrasi katledilirken gidilebilir mi?
Olur belki…
Seçme seçilme haklarının gasp edilmesine karşı demokratik haklarını kullanan öğrenciler Türk-Kürt ayrımı yapılmaksızın hapsedilir.
Sokak röportajında iktidarı eleştirenler dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ayrımı gözetilmeksizin içeri atılır.
Tren katliamında oğlu öldürülen kadınlar, etnik köken farkı gözetilmeksizin adaletsizliğe mahkum edilir. Katliamın sorumlusu ihalelerle zengin edilirken anaların gözyaşlarında ayrım yapılmaz.
Maden, sel, deprem katliamlarında evlatlarını yitirenlerin adalet mücadelesi de hiç ayrım yapılmadan işkenceye dönüştürülür.
Müteahhitlerin, rant çetelerinin vurgunlarına karşı çıkan belediye başkanları hapse atılırken ne seçmenin ne de seçilenin memleketine bakılmaz.
Cumhur İttifakı’na oy veren seçmenler eşittir. Diğer partileri seçenler, seçme seçilme hakları gasp edilerek eşitlenir.
Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni tüm emekliler, hiçbir ayrımcılığa uğramaksızın aç bırakılır.
Tüm emekçiler istisnasız sömürülür ve onların alın teriyle dolan devletin kasasından sermaye beslenir.
Okulda açlıktan bayılan çocukların diline, rengine bakılmaz.
Otel odasındaki ilaçlama nedeniyle ölenin, kafede içtiği kahveden zehirlenenin, askerde ceza verilip susuzluktan öldürülen askerin etnik kökeninin hiç önemi yoktur.
Tarlasında bütün yıl emek verdiği ürünü çürüyen çiftçinin dini, mezhebi hiç fark etmez.
Anayasa Mahkemesi, AİHM kararları tanınmazken hukuksuzluk (AKP ve MHP’liler hariç) herkes için geçerlidir.
Yargı eliyle kumpaslar kurulurken hedef şahıslar Türk de olsa Kürt de olsa eşit oranda iftiraya maruz bırakılır.
Biber gazı, plastik mermi sıkılan, coplanan, yerlerde sürüklenen kişilerin muhalefetin hangi kanadından olduklarına bakılmaz. Şiddet oranı hepsine eşittir.
Parfüm üretim tesisinde ölen çocuk ve kadın işçilerin, metro inşaatı nedeniyle çöken binada yaşamını yitiren ailenin hayatı aynı oranda ucuzdur.
MESEM programında köle gibi çalıştırılan çocukların canı da ayrım gözetmeksizin sermayenin en ucuz kalemidir.
Öldürülmemek için devletten koruma isteyen kadınlara da eşit oranda ilgisiz kalınır. Katillerinin tamamına kravat takıp duruşmada uslu durdukları için eşit oranda ceza indirimi uygulanır.
Siyasilerin, bürokratların, arkası sağlam olanların çocukları şirketler kurup milyarları cebe indirirken halkın çocukları işsizlikte eşitlenir.
Her vatandaş vergi adı altında kaz gibi yolunurken eşittir. Tabii ki zenginler ile iktidara yakın olanlar fakir halk ile bir değildir, onların vergileri silinir.
Halka gerçek haberleri ulaştıran gazetecilere eşit oranda hayat zindan edilir. İftira, yalan, karalama faaliyetlerinde rol alan yandaşlar ayrım yapılmaksızın beslenir.
Sahnede şov yapan kadın müzisyenler, şarkı sözü yazıp söyleyenler, tiyatro oyununa yetişmek isteyen oyuncular doğduğuna pişman edilirken ayrım yapılmaz.
Sadece şaka programında gülenler bile hapse atılır. Cezaevine atılma korkusu halka eşit oranda hissettirilir.
Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Fatih Altaylı, Furkan Karabay, Merdan Yanardağ, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Selçuk Mızraklı ve daha onlarca insan haksız hukuksuz hapsedilirken eşittir.
Eşit yurttaşlık bu koşullarda olur mu?
Aynı gemide batanlar, yatlarıyla uzaklaşanları seyrederken eşittir.