Durak

Photo by Dele Oke on Unsplash

Otobüs durağına koştura koştura biri gelir. “Acaba yetiştim mi? Bakayım uygulamaya. Yok, 1 dakikası var. İyi” der.

Beklerken elindeki kağıtların ıslanıp ıslanmadığına bakar. Fö’nün içinde de olsa n’olur-n’olmaz. Oh, o da tamam. Acaba dairede işimiz çözülecek mi? Ofise döndüğümde…

Telefonun saatine bakar, gelen giden yok. Halbuki uygulamaya göre otobüs orda olmalıydı. Prosedürü kafaya takıyoruz daha otobüs yok ortada. Zaten işini tam yapan yok ki. Aklından bunları geçirirken durağın içinde volta atıyordu. Orası da yetmiyordu ya, ince ince ıslanmak istemiyordu.

Durağa gözlüklü bir çocuk gelince voltasını kesti, kenarda ayakta durmaya başladı. Çantasının büyüklüğüne göre ortaokul yaşlarındaydı. Dershaneden -yada artık ismi her neyse oradan- geliyor olsa gerek. Yüzüne baksan o kadar da yok dersin.

Bizimki bir saate bir de elindeki kağıtlara bakarken çocuk, oturduğu yerde kendi kendine ses çıkartıyordu. Eliyle bir şeyleri değiştiriyor, düğmelere basıyor gibi yapıyor.

“N’apıyorsun öyle?”

Işınlanma cihazını kuruyorum, sonrasını kendi getiriyor zaten.”

“Öyle mi?” Hafife alır gibi gülümser. “Sonra ne oluyor?

“Nereye istersen oraya götürüyor. Bunun için dokunmana gerek yok. Gitmek istediğin yeri zihninde canlandırman lazım. Cihaz algılıyor. Nereye istersen gidebilirsin. Ama telepatik olarak çalıştığı için çok istemen, gözünde iyi canlandırman…”

Derken otobüs geldi, bizimki son anda fark etti. Bir otobüse bir çocuğa baktı. Selam veremeden aceleyle biniverdi. Zaten başka kimse de olmadığı için araba da hemen devam etti.

Otobüsün içindeyken otomatik olarak kartını çıkarttı. “Lü lü lü” diye bastı, aynı serilikte cebine geri koydu. Oturduğunda gözü dalmıştı:

Acaba gitmek istediğim her yere gidebilseydim nereye giderdim? Sihirli bir değnek, istediğim her şeyi yapsa neyin peşinden giderdim?

Diğer yazılarım ⤵😊

grilerde – Medium

Durak was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.