Dokunulmazlar!

Aynı kavramın hem seçkinleri, en üst sınıfları hem de yoksulluğun da ötesinde en altta, yaşamak denirse buna, yaşayanları anlatması tuhaf, ürkünç, irkiltici ve bunun gibi şeyler.   

Hindistan’daki kast sisteminde altsınıftan bile değil, sınıfların da altında kalan topluluk böyle adlandırılıyor: Dokunulmazlar! Hindistan ve Nepal’de 2000 yıldan beri varolduğu belirtilen sistemde, dört ana kast, Brahmanlar(rahipler), Kshatriya(askerler ve soylular), Vaisya(tüccarlar, çiftçiler, esnaf, zanaatkarlar), Sudra(kiracı çiftçiler, hizmetçiler) olarak sıralanıyor, bu toplumsal konum değiştirilemiyor.  

Kast içindeki gruplar arasında geçiş olmaması bir yana, pek çok şey de yasak. Ama hiçbiri kastın da altında olan dokunulmazların(Dalitler) durumuyla karşılaştırılamaz!  

Tapınaklara girmeleri yasak olan bu insanların tapınak arazisine basmalarına da izin verilmez. En dikkat çekici olansa, bırakın dokunulmazı, gölgesi, Brahmana, yani din adamına değse dokunsa, Brahman kirlenirmiş! Bu nedenle de dokunulmaz, din adamı geçerken belirli bir uzaklıkta yüzüstü yatmak zorundaymış!  

Sistem 1975’de, yani bundan 50 yıl önce kaldırılmış kaldırılmasına da, Hindistan kırsalında hala uygulanıyormuş, ülkenin çoğunluğu da, yüzde 70’i, bu bölgelerde olduğu için yasal olarak kalkması fazla anlamlı olmamış haliyle! 

Aşağılık, parya olarak da tanımlanan dokunulmazlar sınıflamaya girmiyor, ama dördüncü sınıf olan Sudraların da durumu pek parlak sayılmaz. Üstündeki üç sınıfın da hizmetkarı olan bu insanlar köleliğin sürdüğünün en büyük delili. Tüm pis işleri onlara yaptırıyor üst sınıflar, özellikle de din adamları.  

Dokunulmazlar ya da paryalar hukuksal olarak tanımlanmadıkları için yasal haklara da sahip değillerdir. Ama tabii oldukları yasalar vardır ve çok ağırdır. Ağır ne kelime, bir din ya da inanç sisteminin koyduğu bu kuralları ‘hangi kitap yazıyor?’ diye isyan ediyor insan! 

Burada sayamayacağım kadar çok, insanlıkdışı kural var paryaların üstünde, birini yazayım, yalnızca ölülerden kalan giysileri giyebilirler. ‘Zombi’ muamelesi yapıyorlar bir bakıma da bu insanlara! 

Bizdeki dokunulmazlar ve dokunulması zinhar yasak konulara gelince,  çok sayıda dokunulmazımız ve dokunulması yasak konumuz var! Kimi burjuva siyaseti yürüyor kimi inanç pazarlıyor kimi de din adına dinbazlık yapıyor! Danışmanlar var, troller var, gazeteci kılıklı besin mensubu var, eğitimden yargıya her yerde karşımıza çıkıyorlar! Cumhuriyete, kurucusuna, demokrasiye, laikliğe, yargılanması daha başlamamış belediye başkanlarına her türlü tehdit, gözdağı küfür, iftira, suçlama, yargısız infaz serbest, nerdeyse  düşünce özgürlüğü kapsamında, gerçekten düşünce özgürlüğünden içerde olanlarsa Hindistan’daki kast sisteminin dışındaki paryalardan farksız koşullarda! 

‘Yok canım o kadar da değil!’ diyecekler olabilir. Yahu zaten Gezi başta pek çok davada içeri attıklarınızın, kolayca dokunduklarınızın yani, ne suçu var? Hayali, uydurulmuş gerekçelerle yatırıyorsunuz insanları. Hastası var, yaşlısı var, onları da salmıyorsunuz! Adalete uzaktan bakanınız ise ikide bir ‘Türkiye bir hukuk devletidir’ demiyor mu? Ne diyeceğimizi bi-le-mi-yo-ruzzzz!  

Türkiye’de askeri darbe dönemlerinde bile insan hakları bunca ayaklar altına alınmamıştı, şimdi her şey her dava iki dudağın arasında! Hatta söze bile gerek yok, göz neye yetmiyor, bir bakış yetip de artıyor! Ortalık ‘emir kulu’ndan geçilmiyor, laikliğin yurttaş bilinci yerine çoktur kulluk yerleştirildiği için, emir kulu, kapıkulu olmaktan gururlu bir nesil yetiştirdiler, “padişahım çok yaşa!” deyip biat ettikten sonra dokunulmazlığı da kapıyorlar! 

Hindistan’daki kast sistemi ve onun bile dışındaki dokunulmazlar nasıl insan onuruna dokunuyorsa, bizdeki dokunulmazlar da öyle dokunuyor! Adaletsiz bir dünya ve ülkenin dokunmadığı vicdanlarsa çoğunlukta, onlara ne dokunabilir onu da ne yazık ki bi-le-mi-yo-ruzzzz!