Dışarıyla Doğru İlişkiler Kurmanın Yolu İçeriden Geçer

Hayatınıza giren kişiler gerçekten doğru kişiler mi?

🎵 Öneri: Sophie Hunger-Le vent nous portera (Rüzgâr bizi taşıyacak🤍)

Photo by Hala Al-Asadi on Unsplash

Biliyor musun, ben bunu ancak 38 yaşımda anlayabildim. Sorun değil. Eğer bir şeylerin farkına varabilmişsen asla hiçbir şey için geç değildir.

Ve, bir şeyleri farkettiysen, bu her şeyi değiştirir. İnan bana. Her şey bir şeyi farketmekle başlar…

🌱GİRİŞ:

Anladım ki herkesin bir hikayesi vardı ve herkes aslında kendi hayatının yazarıydı. Ne yazarlarsa onu oynuyorlardı. İlişkilerinde kendi yarattıkları döngüye sıkışıp kalmış insanlar tanıdım. Aynı hikayeyi farklı bedenlerle tekrar edip duruyorlardı. Neydi onların hikayesi ve bu döngülere neden hapsolmuşlardı?

Bu kadar da zor olmamalı diye düşünüyor insan. Ama belki de en zoru ve en çok sınandığın yer ilişkilerdi. Hayat vazgeçmeyen bir öğretmendi. Peki kaçımız bu dersi geçebiliyordu?

“Ruhsal sıkıntıların kaynağında, anlamsız insanlarla anlamlı ilişkiler yaşama isteği ve çabası yatar.” — Viktor Emil Frankl

Hayat istasyonları olan sonsuz bir yolculuktu. Her istasyonda birilerini alıyorsun, birilerini de indiriyorsun. Ama hiç yer kalmamışsa da kimseyi alamıyorsun içeri. Belki de lüzumsuz kişilerle doldurdun; yeni insanlara yer açmak için alanda boşluk yaratman gerekiyor ama kimlerden vazgeçeceğini de bir türlü bilemiyorsun.

Bunun cevabı basit olsa da gerçekleştirmesi içsel dürüstlük ve irade gerektirir.

🌿GELİŞME:

Etrafınla sağlıklı ilişkiler kurmanın yolu önce kendini tanımandan ve iç hesaplaşmalarını çözmenden geçer. Çünkü “İçeride savaş yoksa, dışarıda da yoktur.” (Elio D’Anna, Dreamer ve Sen). Sen kimsin ve gerçekten ne istiyorsun? Etiketlerin olmadan kendini tanımlayabiliyor musun? Kendini tüm çıplaklığınla analiz ettin mi? Bütün müsün yoksa parça parça mı?

Kendini tanıyan ve iç dünyasını analiz ederek çözümlemiş bir insanın hayatına da doğru kişileri çekmesi kaçınılmaz olur. Yanlış kişiler zaten bu dengeli ruh halinden beslenemeyecekleri için otomatik olarak elenirler.

Evren yalnızca açık kalplere uyumlanır. Kalbini kendine açan insan evrene de açmış demektir ve evren ancak böyle bir güce karşılık verir.

♾️DÖNGÜ:

Düşün. Çocukken yeterince sevgi ve ilgi görmeyen bir çocukluk geçirmişsin. İçinde yıllardır kapanmayan yaralarının oluşturduğu “yaralı bir iç çocuk” yerleşmiş. Belki farkında bile değilsin ama o hep orda ve seçimlerini etkiliyor, gerçekliğini şekillendiriyor. Nasıl mı?

Değer görülmek, sevilmek istiyorsun ama tam tersi hep değersiz hissettiren ilişkileri seçiyorsun. Çünkü içten içe kendini değer görmeye layık hissetmiyorsun; “Biri beni neden sevsin ki?” diye düşünüyorsun. Evren de senin bu içsel frekansına uyumlanıyor ve sana değer vermeyen insanları karşına çıkarıyor. Sen seçim yaptığını zannediyorsun ama aslında bilinçaltındaki yaralı iç çocuk yapıyor seçimleri. Ve bu durum, kendini sürekli tekrarlayan bir döngü şeklinde senin gerçekliğini oluşturuyor. Çünkü yaralı iç çocuk sen onu farketmedikçe ve iyileştirmedikçe hiçbir yere gitmiyor ve yaralarını ona hatırlatacak kişileri çekerek yarattığı döngüyü beslemeye devam ediyor.

Oysa doğru seçim öz saygı ve öz sevgiyle başlar. Sen kendi değerinin farkında değilsen, kimse farkında olmayacak. Sen kendini sevmiyorsan, kimse seni sevmeyecek.

Çünkü dış dünyan iç dünyana göre şekillenir. Sadece sen varsın ve senden şekillenen gerçekliğin.

Anla. İçinde boşluk varsa, o boşlukları dolduracak kişiler hayatına çekilecek. Sonra o kişiyi denge merkezin yapacaksın. Ona yaslanacaksın. Bir ayağın havada ve tüm ağırlığın onda olacak artık. Peki ya sonra… Sonrası kaygı bozukluğu. Namıdiğer “anksiyete”. Onsuz nefes bile alamamaya başlayacaksın, dengeni sağlayan o olduğu için, yokluğunda dengen bozulacak. Ayakların yere sağlam basmadığı için, o olmadığında tökezleyeceksin.

İşte böylesi bir denge kaybı ve kaygı bozukluğunun sebebi, boşluklarını dolduran insanı seçmiş olmandır. Tam olma halini dış koşulların varlığına bağlamış olmandır. Dış koşulların durumu değiştiğinde senin iyi olma halin de otomatik olarak değişecektir. Ancak bunun adı sevgi değildir. Sen sadece ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığın, sürekli talepkâr olduğun bir ilişkide sıkışmışsındır. Çıkabilmenin tek yolu ise, kendi boşluklarını kendin doldurmayı öğrenmendir.

Sen tam olduğunda ne olur biliyor musun? Bu defa doluluğunu paylaşabileceğin, tamlığına eşlik edebilecek birini seçersin. Devamlı beklentide değilsindir, çünkü arayışta değilsindir. Zaten kendini bulmuşsundur ki bu hayattaki en değerli keşif budur. Geriye sadece, karşındaki kişinin senin yanında yürümesi kalmıştır. Artık birbirine geçmiş ve düğüm olmuş bir çizginin üstünde ilerlemeye çalışmazsın; herkesin kendi çizgisi vardır. Ve sağlıklı ilişki budur.

🌈KIRILMA NOKTASI-SONUÇ:

Dönüşürken hayatında kırılma noktaları yaşarsın. Çünkü “Artık açlıktan değil, bolluktan seviyorsun; ama oraya ulaşmak bir çölü geçmeyi gerektirir: Ayrılma çölünü.” (Alıntı)

“Bazılarımız dayanmanın bizi güçlü kıldığını zanneder. Ama bazen bizi güçlü yapan bırakmaktır.” – Hermann Hesse

Besleyemediğin ve beslenemediğin bir ilişkinin içindeysen, belki de artık bırakman gerekiyordur. Avuçlarında sıkı sıkıya tuttuğun her neyse, onu boğarsın. Bu zorlayış enerjisi, gerginlik ve iç huzursuzluğu yaratır. Ama onu özgür bırakmak -ki bu bir kişi de olabilir, bir düşünce de, duygu da- hayatında bir alan açar ve yeni fırsatlar ancak açılan o alana dolar.

“Hayat bir yolculuktur. Mutlu olmadığınız duraklarda fazla oyalanmayın.” — Serkan Karaismailoğlu

Önce kendinizi, sonra eşinizi/arkadaşınızı bulmanız dileğiyle❤️

Dışarıyla Doğru İlişkiler Kurmanın Yolu İçeriden Geçer was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.