
Tevazu, modern dünyada yitirilmiş bir meziyet gibi. Güç, görünürlük, iddia, sesini duyurmak… Her şey daha çok öne çıkmak üzerine kurulu. Oysa tevazu, geri durmak değil; yerini bilmek. Ne eksik ne fazla. Ne ezilmek ne ezmek. Kendi sınırlarını tanımak ve o sınırlarla barışmak. Kırılganlığını saklamamak ama kırılganlığın içine de gömülmemek.