Cumartesi Anneleri, 1072. haftada: 45 yıl önce gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır nerede?

HABER MERKEZİ

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 1072’nci haftada da meydandaydı.

Kayıp yakınları, kamuoyuna ve hükümete bir kez daha Galatasaray Meydanı’nı çevreleyen polis bariyerlerinin önünden seslendi.

Açıklamada, zorla kaybettirme doayslarının “zamanaşımı” gerekçesiyle kapatılmasına tepki gösterilerek “Yalnızca adaletin değil, insanlığın da inkârıdır. Bu durum, cezasızlığın bir devlet politikası olarak sürdüğünün açık göstergesidir. Cezasızlığı kalıcı hâle getiren,  suçu devam ettiren ve adalet arayışımızı engelleyen bu uygulamaya derhâl son verilmelidir. Unutulmamalıdır ki, kaybedilen bir kişinin akıbeti aydınlatılmadığı sürece devletin bu suçtaki sorumluluğu devam eder. Bu nedenle “zamanaşımı”, zorla kaybetme dosyalarında uygulanamaz” denildi.

Ardından 12 Eylül’de gözaltında kaybedilen ve 45 yıldır failleri korunan Cemil Kırbayır için adalet çağrısı yapıldı.

Açıklamayı İkbal Eren okudu. 26 yaşındaki Kars Eğitim Enstitüsü öğrencisi Cemil Kırbayır’ın 13 Eylül 1980 tarihinde Ardahan’ın Okçu Köyü’ndeki evinden güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındığını belirten Eren, “Önce Göle’deki 247. Piyade Alayı’na götürüldü ve burada yaklaşık bir hafta tutuldu. Ardından Kars Emniyet Müdürlüğü’ne, oradan da gözetimevi olarak kullanılan Kars Eğitim Enstitüsü’ne sevk edildi. Cemil Kırbayır’ın ailesi, gözaltı süresi boyunca merkezlere giderek onun ihtiyaçlarını karşıladı. Ancak 8 Ekim’den sonra merkeze gittiklerinde, “Oğlunuz firar etti, bir daha onu sormaya gelmeyin.” cevabını aldılar” dedi.

“350 SAYFALIK BİR RAPOR HAZIRLANDI”

Baba İsmail Kırbayır’ın ve Türkiye Barolar Birliği’nin yaptığı suç duyurularının sonuçsuz kaldığı ifade edilen açıklamada, “Cemil’den bir daha haber alınamadı. 5 Şubat 2011 tarihinde, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe Sarayı’nda görüşen Cumartesi Anneleri’nden 103 yaşındaki Berfo Kırbayır, yaşadıklarını anlattı ve “Ben ölmeden oğlumu bul.” talebinde bulundu. Erdoğan’ın talimatıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyon, döneme ait belgelere ulaştı; Cemil Kırbayır’ı sorguda gören tanıklarla, sorgulamayı yapan emniyet ve MİT mensuplarıyla görüştü. Titiz bir çalışmanın ardından 350 sayfalık bir rapor hazırlandı” sözlerine yer verildi.

Açıklamanın devamın şu ifadeler kullanıldı:

“Raporda, Cemil Kırbayır’ın gözaltındayken işkence sonucu hayatını kaybettiği, bedeninin ölümüne sebebiyet veren kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığı belgelendi. Böylece, Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedildiği resmî olarak tescillendi. Komisyon ayrıca, raporla birlikte Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve dosya yeniden açıldı.

“SUÇU İŞLEYENLERİN HESAP VERMESİ ENGELLENDİ”

Ancak iktidar, bu insanlığa karşı suçla yüzleşme cesaretini gösteremedi. Uzun bir belirsizlik döneminin ardından, 25 Şubat 2020’de Adalet Bakanlığı Yargıtay’a başvurarak dosyada zamanaşımı bakımından “kanun yararına bozma” kararı verilmesini talep etti. Yargıtay 8. Ceza Dairesi bu talebi kabul etti. Böylece Cemil Kırbayır’ın akıbetinin açığa çıkarılması ve bu suçu işleyenlerin hesap vermesi engellendi.

Gözaltında kaybedilişinin 45. yılında bir kez daha haykırıyoruz: Cemil Kırbayır dosyasının zamanaşımı gerekçesiyle kapatılması hem hukuka hem vicdana aykırıdır. Onu kaybedenler yargılanana, hakikat açığa çıkana kadar bu dava bizim için kapanmayacaktır. Kaç yıl geçerse geçsin; Cemil Kırbayır için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten ve devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

KARDEŞİNİN MEKTUBU OKUNDU

Basın açıklamasının ardından Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır’ın sağlık sorunları nedeniyle bu hafta eyleme katılmadığı belirtilerek gönderdiği aile mektubu okundu. Mektubu, İrfan Bilgin okudu. 

Mektupta şu ifadeler kullanıldı:

Cefakar, fedakar ve Adeletin tecellisi için direnen Ailem 1072. haftamızda sağlık sorunlarım nedeniyle yanınızda olamadım.

Değerli Basın Emekçileri ve bizlere destek veren Dostlar, Kardeşim Cemil KIRBAYIR gerçeğini Basın açıklamasında dinlediniz.

7 Ekim 1980 de görüşüne gittiğim kardeşim Cemil Kırbayır Kars’ta Çakmak Tabiyeleri diye adlandırılan Askeri gözetim evinde tutuklu ve sağlıklı idi.

Kardeşim 8 Ekim 1980’de gözaltında tutulan Cengiz Kaya, Çetin Asule ve Metin Aktaş ile birlikte Askeri Gözetim Evi’nden alınarak Emniyet Amiri Mehmet HAYTAN, Polis memuru Selçuk AKYILDIZ, MİT personelleri Zeki TUNCKOLU ve Taner ALPAN tarafından sorgulanmak üzere Kars Dede Korkut Eğitim Enstitüsü binasına götürüldü.

4 kişi, 2.katta çıplak, gözleri bağlı, kolları arkadan ters kelepçeli bir durumda tutulmuşlar. Önce Cemil’i sorguya alıyorlar. Sorgulama esnasında yapılan ağır işkence sonucu kardeşimi katledince diğer 3 kişiyi sorgulamadan gözleri bağlı olarak Kars 1. Şubeye götürüyorlar. Burada da ifadelerini almadan gözetim evine teslim ediyorlar. Gözleri bağlı, elleri ters kelepçeli, çıplak haldeki kardeşimin ise pencereden atlayarak kaçtığını söylüyorlar.

Tanıklara, delillere, hatta Meclis raporuna rağmen kardeşimin katilleri bugüne kadar adaleti tecelli etmekle görevli kurumlarca korundu kollandı. Anlayacağınız başvurduğumuz adaletin kapıları yüzümüze kilitlendi.

Şimdi bu çaresizlik içinde Meclis Araştırma Komisyonu’nun Cemilin katledilmesi ve bedeninin kaybedilmesi suçlamasıyla haklarında suç duyurusunda bulunduğu dönemin emniyet görevlileri Mehmet HAYTAN, Selçuk AKYIDIZ ve MİT görevlileri Zeki TUNCKOLU, Taner ALPAN’nin eş ve çocuklarının vicdanlarına sesleniyorum. Eşinize-babanıza Cemil Kırbayır’ın nereye gömüldüğünü sorun. Bu İnsanlığa karşı suçun sizlerin de üzerinize düşürdüğü gölgeyi aralamak için bunu yapın ve bana ulaşın.”