Çin, gelişen füze tehditlerine karşı hava savunma yaklaşımını yeniden şekillendiriyor. Uydu görüntüleri, Çin ordusunun artık hava savunma sistemlerini mobil unsurlar yerine sabit ve yoğun korumalı beton sığınaklarda konuşlandırmaya başladığını ortaya koydu. Özellikle Hindistan sınırına yakın tartışmalı Ladakh bölgesindeki iki hava savunma üssünde tespit edilen bu yeni yapılar, kayar çatılı ve yerin kısmen altına gömülü beton koruganlardan oluşuyor.
Görüntülerde görülen üslerde, beton sığınakların birbirine yer altı tünelleri ve siper hatlarıyla bağlandığı, ayrıca tesis içinde personel için kışlalar ve destek yapılarının da bulunduğu dikkat çekiyor. Bu üslerin diğerlerinden temel farkı ise hava savunma sistemlerinin açık alana taşınmadan, doğrudan bu korunaklı yapılardan ateşlenebiliyor olması. Sistemler sığınak içinde konumlandırılmış şekilde hazır bekliyor ve ihtiyaç halinde üstteki kayar çatı açılarak füze fırlatılıyor.
Uydu analizleri, bu koruganların doğrudan atış pozisyonları olduğunu gösteriyor. Görsellerde yapay bir tepeye konuşlandırılmış radar sistemleri de yer alıyor. Bu mevzilerin Çin’in HQ-9 hava savunma sistemleri için tasarlandığı düşünülüyor. HQ-9, Sovyet yapımı S-300’ün Çinli modifikasyonu olarak biliniyor. Görsellerden birinde çatısı açık beton bir sığınakta konuşlanmış HQ-9 rampası da net bir şekilde seçilebiliyor. Dikey fırlatma kapasitesine sahip tüm sistemlerin bu tarz sabit korunaklı yapılarda görev yapabileceği değerlendiriliyor.
Aslında Çin’in bu tür sabit ve korumalı hava savunma yapıları kurma fikri yeni değil. 2017 yılında Güney Çin Denizi’ndeki yapay adalarda benzer sığınaklar inşa edilmişti. Ancak o dönem sınırlı alan nedeniyle bu yapılar “niş çözümler” olarak görülmüş, geniş ölçekli bir stratejiye dönüşmemişti. Şimdi benzer yapıların Çin ana karasında, özellikle stratejik bölgelerde yaygınlaştırılması, Pekin’in hava savunmasında önemli bir yaklaşım değişikliğine gittiğini gösteriyor.
Uzun süredir mobilite, hava savunma sistemlerinin hayatta kalmasında temel unsur olarak görülüyordu. Sürekli yer değiştirme, düşman keşfinden kaçınmanın en etkili yoluydu. Ancak Çin artık bu stratejinin etkili olmadığını düşünüyor. Gelişmiş keşif uyduları, insansız hava araçları, elektronik istihbarat ve gerçek zamanlı bağlantılar sayesinde mobil unsurlar dahi kolayca tespit edilebiliyor. Bu nedenle Çin, sabit sistemlerin dayanıklı ve derin korumalı yapılarda barındırılmasının daha etkin bir çözüm olduğuna karar vermiş görünüyor.
Bu yaklaşım aynı zamanda ABD’nin geliştirdiği düşük maliyetli ve kitlesel üretilebilen seyir füzelerine karşı bir savunma tedbiri niteliğinde. ABD’nin bu alandaki stratejisi, çok sayıda ve ucuz seyir füzesi ile düşmanın hava savunmasını aşırı yüklemek. Örneğin, Anduril firmasının geliştirdiği Barracuda-500 modeli, yaklaşık 900 kilometre menzile sahip ve 45 kilogramlık bir savaş başlığı taşıyor. Benzer şekilde, L3Harris’in Red Wolf adlı füzesi yaklaşık 10 kg, Northrop Grumman’ın Jackal füzesi ise sadece 4.5 kg’lık harp başlıkları taşıyor. Bu tür mühimmatlar, açık alandaki sistemler için tehdit oluştururken, beton koruganlarda gizlenmiş sistemlere karşı etkili olmaktan uzak.
Amerikan tanıtım videolarında bu füzelerin açık alandaki sistemleri imha ettiği görülse de, Çin’in yeni yaklaşımı bu tehdidi büyük ölçüde bertaraf etmeyi amaçlıyor. Sabit, korumalı ve savunma ağına entegre edilmiş hava savunma sistemleriyle Çin, hem tespit edilmesi hem de imha edilmesi zor bir yapıya geçiyor. Ayrıca bu strateji, Çin’in konvansiyonel zayıflıklarını telafi ederek, sayısal üstünlüğü ve altyapı dayanıklılığını ön plana çıkarıyor.
Kaynak: Defense Express