CHP Diyarbakır Milletvekili ve Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyesi Sezgin Tanrıkulu, Trendyol 1. Lig’de mücadele eden Amed Sportif Faaliyetler Kulübü Başkanı Nahit Eren’i ziyaret etti. Amedspor’a başarı dileklerini ileten Tanrıkulu, ziyaretinin ardından gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
Amedspor’un başarısı için çaba içerisinde olduklarını söyleyen Tanrıkulu, “Bugüne kadar şahsım ve partimiz Amedspor’un başarısı için her türlü çaba içerisinde oldu. Amedspor’un layık olduğu yer tabii ki Süper Lig’dir. Bu kentin, bu kimliğin, bu halkın takımının Süper Lig’de temsili için bundan sonra da üzerimize düşen ne varsa yapmaya hem milletvekili olarak hem de bir taraftar olarak devam edeceğiz. Amedspor’un geçmişten bugüne uğradığı büyük haksızlıklar var, büyük ayrımcılıklar var. Nefret söylemiyle karşı karşıya kaldı. İçinden geçtiğimiz bir süreç de var. Amedspor’a yapılan bu ayrımcılıklar gerçekten bu sürecin ruhuyla da bağdaşmıyor. Kardeşlik projesinin yürürlükte olduğu bu dönemde sonuçta Amedspor’a yapılan bu haksız cezaların haksız uygulamaların da en aza inmesi noktasında yetkililerin daha duyarlı olması lazım” dedi.
“KONUŞULMUŞ BİR GÜNDEM YOK”
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşeceğine dair yapılan yorumlara da değinen Tanrıkulu, görüşmenin komisyona gelmediğini belirterek, şunları söyledi:
“Perşembe günü itibariyle komisyonun toplanması gerekiyordu. Komisyonun öncelikle İçişleri Bakanı ve MİT Başkanı’nın dinlenmesi gündemi vardı. Ancak İçişleri Bakanı Pakistan’da olması nedeniyle toplanamadı. Önümüzdeki hafta perşembe günü toplanacak. Komisyonun gündemine bugün itibariyle gelmiş, konuşulmuş bir gündemi yok. Gündemine geldiğinde, komisyonun gündemine geldiğinde mutlaka tartışılacaktır, konuşulacaktır. Tabii komisyonun gündemini oluşturma yetkisi partilerin görüşünü aldıktan sonra Sayın Numan Kurtulmuş’tadır. Ne zaman gündeme gelse biz de o zaman partimizin yetkili organlarıyla birlikte tutumumuzu ortaya koyacağız”
“HERKESİN ŞİKAYETİ MEHMET ŞİMŞEK’E DÖNÜK”
Bugün Diyarbakır Eczacı Odası’na, Diyarbakır Ticaret Borsası’na, Diyarbakır Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası’na, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Birliği Başkanlığını ve Organize Sanayi Bölgesini ziyaret ettiğini söyleyen Tanrıkulu, görüşmelerde ekonomide yaşanan sorunları tartıştıklarını ifade ederek, “Bunlar Diyarbakır’da ekonomik faaliyet yürüten ayrıca çiftçilerimizi temsil eden meslek örgütleri hem Diyarbakır’da yaşanan sorunlarla ilgili olarak bilgi aldım hem de yaşadığımız sorunlar konusunda görüşlerimi ilettim. Gerçekten Türkiye ekonomik bakımdan bir çöküşü yaşıyor. O çöküşün Diyarbakır’da yansımaları çok ağır. Çiftçiler bakımından çok ağır özellikle, sanayiciler bakımından çok ağır, serbest meslek mensupları bakımından çok ağır. Bütün bunları dinleme fırsatı oldu. Ayrıca Diyarbakır’a özgü sorunları da yani konuştuk, tartıştık. Herkesin şikayeti Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e dönüktür. Dolaştığım esnaflar bugün esnaf örgütleri ve diğer örgütler yapılan özellikle vergi denetimlerinden bıkmış durumdalar. Hükümet ekonomik olarak dara girdiği andan itibaren ya trafik cezalarına yükleniyor ya da kayıt altında olan esnafa yükleniyor. Esnafların bana ilettiği mesele şu maliyeye, defterdarlığa, muhasebeciye belge götürmekten gerçekten yorulduk, iş yerimizde duramıyoruz bu denetimler bakımından. Diyarbakır’dan Maliye Bakanlığı’na sesleniyorum, zaten ekonomik kriz var. Esnaf iş yapamıyor. Bir de bu vergi denetmenleri yoluyla esnafı bunaltmayın. O çöküşü yaşatmayın” diye konuştu.
“DİYARBAKIR SELAHATTİN DEMİRTAŞ’I BEKLİYOR”
AİHM’in eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında hak ihlali kararının kesinleşmesine yönelik verdiği karara da değinen Tanrıkulu, şunları kaydetti:
“Selahattin Demirtaş adil yargılama ilkelerine aykırı bir biçimde yargılandı. Halen yargılaması devam ediyor. Kendisi bir hükümlü değil. Dosyası istinafta. Verilen kararlar kesinleşmiş değil. 9 yıllık tutukluluk tek başına adil yargılama ilkelerine aykırıdır zaten. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı geçen hafta itibariyle kesinleşti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Selahattin Demirtaş bakımından yeterli delil olmadan, yeterli şüphe nedeni olmadan tutuklandığını ifade etti bir kez daha ve bu tutuklamanın siyasi saiklerle yapıldığını ifade etti. Bu karar kesin ve Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca mutlaka uyulması gerekiyor. Ankara 22. Bölge Adliye Mahkemesi’nin önünde dosya ve başvuru. Öyle tahmin ediyorum ki bugünlerde inceleme yapılacak. Selahattin Demirtaş’ı tutuklayan irade siyasi iradeydi. Siyaset tutuklamıştı. En azından siyaset kurumu Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmemesi yönündeki rezervini kaldırdı. Dolayısıyla şu anda da öyle bir rezerv yok en azından. Dün işte basına yansıyan, demeçlerden bunu anlıyoruz. Tahliyesi yönündeki siyasi karar ortaya çıktığı için yargının eli şimdi daha rahat. O yüzden de yargının bir an evvel tahliyesi hem sadece onun değil Figen Yüksekdağ’ın ve o dava nedeniyle olan tutuklu diğer siyasi suçluların de bir an evvel tahliye olması gerekiyor. Diyarbakır Selahattin Demirtaş’ı bekliyor”
“PARTİMİZİN ALDIĞI BAĞLAYICI BİR KARAR YOKTU”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in partisinin grup toplantısında 2015’te dokunulmazlıkların kaldırılması oylamasında takındığı tavır için özür dilediği konusuna ilişkin Tanrıkulu, Özel’in açıklamasını tarihi bir açıklama olarak gördüğünü söyledi. 9 yıl önce dokunulmazlıkların kaldırılmasına milletvekili olarak karşı çıktıklarını hatırlatan Tanrıkulu, “Dokunulmazlık meselesinde partiler bağlayıcı karar alamıyor. Dolayısıyla partimizin aldığı bağlayıcı bir karar yoktu ama o zamanki genel başkanımızın kamuoyuna yansıyan demeci vardı. Çok az sayıdaki CHP milletvekili desteğiyle sonuçta dokunulmazlıklar kaldırıldı. Benimki de kaldırıldı. Ben de yargılandım. Bir dosyam halen daha devam ediyor. Dönem sonunu bekliyor. Dolayısıyla böyle bir anayasaya aykırı durum oldu. Genel başkanımız yakın siyasi tarihte görülmeyen bir öz eleştiri yaparak tam da yerinde ve zamanında Meclis’te grup toplantısında yeni bir dönemi ile başlatmış oldu ayrıca. Çünkü siyasi partiler geçmişte yaptıkları yanlışları genellikle kabul etmezler. Üstünü örtmeye çalışırlar. Bu siyasi tarihimiz bakımdan da bir dönüm noktasıdır. Ancak tabii ki bizim bir kusurumuz varsa Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ve diğer siyasi partilerin 99 kusuru var. Onların da hiçbir şey olmamış gibi davranmaları, şimdi böyle özgürlük kahramanı gibi ortada dolanmaları doğru değil. Onların da kendi payına düşen daha büyük özürleri ve öz eleştirilerini yapması lazım aynı zamanda. Bu siyasi tarihimiz bakımından çok iyidir” diye konuştu.