CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye’nin tarımda dışa bağımlılığının her geçen yıl arttığını belirterek, ülkenin “kendi kendine yetebilen bir tarım yapısından uzaklaştığını” söyledi.
Gürer, küresel gelişmelerin ve büyük ülkelerin korumacı politikalarının Türkiye’deki tarımsal sorunları derinleştirdiğine dikkat çekti.
Evrensel’in haberine göre Gürer, “Küresel iklim değişikliği ve pandemi derken, bu kez büyük ülkelerin korumacı politikaları süreci etkiliyor. ABD’nin yeni Trump dönemiyle birlikte tarımda korumacılık artıyor. Avrupa Birliği de kendi kendine yeterlilik hedefiyle hareket ediyor. Türkiye de artık bu yolda somut adımlar atmak zorunda.”
“TÜRKİYE HUBUBAT VE BAKLİYATTA HÂLÂ İTHALATÇI KONUMDA”
Gürer, Türkiye’nin üretim potansiyeline rağmen birçok temel üründe ithalata bağımlı hale geldiğini belirtti: “Ülkemiz önemli hububat ve bakliyat ürünlerinde hâlâ ithalatçı durumda. 2024’te 12 bin ton olan nohut ithalatı, 2025’in ilk 8 ayında 31 bin tonu geçti. Süt tozunda ithalat artıyor; 2024’te 927 ton olan miktar, bu yıl bin tonu aşmış durumda.Buğdayda geçen yıl 4,3 milyon ton ithalat yapılmıştı, bu yılın ilk 8 ayında 2 milyon tonu geçti. Ayçiçek yağı, çay, pamuk ve mercimekte de tablo aynı.”
Gürer, özellikle mercimek örneğine dikkat çekerek, “Anavatanı Türkiye olan mercimeği artık ithal eder hale geldik, hatta yıllık üretimimizin üzerine çıkıyoruz” dedi.
“Önümüzdeki yıllarda hem fiyat hem arz krizleri derinleşecek”
Gürer, Türkiye’nin mevcut tarım politikalarının üretimi desteklemek yerine ithalatı kalıcı hale getirdiğini vurguladı: “Bu tablo, 21 üründe ciddi arz açığının bulunduğunu gösteriyor. Havası, suyu, toprağı ve çiftçisi olan Türkiye’nin buğdayda, bakliyatta, yağlı tohumlarda dışa bağımlı kalması kabul edilemez.”
Gürer, tarımda yaşanan dışa bağımlılığın önüne geçilmesi için kapsamlı planlama ve üretim odaklı politikaların zorunlu hale geldiğini ifade etti; “Dünyadaki gelişmeler, Türkiye’nin tarımda kendi kendine yeterliliğini sağlamak için planlı bir üretim modeline geçmesini zorunlu kılıyor. Aksi takdirde, önümüzdeki yıllarda hem fiyat hem arz krizleri derinleşecek.”