CHP'li Açıkel: "YÖK ve İstanbul Üniversitesi âdeta cuntanın sivil taşeronluğunu üstlenmiştir"

TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti’nin YÖK’ün üniversiteler ve akademik özgürlük üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılması amacıyla verdiği araştırma önergesi reddedildi. CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, “AKP’nin vesayetçi yönetiminin gölgesinde 18 Mart 2025 günü Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve milletin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını geçersiz kılarak YÖK ve İstanbul Üniversitesi âdeta cuntanın sivil taşeronluğunu üstlenmiştir” dedi.

DEM Parti’nin YÖK’ün üniversiteler ve akademik özgürlük üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılması amacıyla TBMM Genel Kurulu’na verdiği araştırma önergesi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, cumhuriyetin en önemli başarılarından birinin modern bilim ve teknoloji üretmeye odaklı bir üniversite reformunun gerçekleştirilmiş olması olduğuna dikkat çekerek önerge üzerine şöyle konuştu:

“Cumhuriyet hikâyemiz ve kalkınma süreçlerimiz özerk ve nitelikli bilimin yapıldığı, aydınlanma felsefesiyle koşut, kadın-erkek eşitliğinin gözetildiği bir üniversite sistemiyle birlikte kurgulanmıştır. Ancak bu konuşmaya konu olduğu şekliyle 12 Eylül darbesi, 6 Kasım 1981’de yani bundan kırk dört yıl önce bugün YÖK’ü kurmuştur. O zamanın askerî darbeci zihniyeti 1402 sayılı Kanun’la yüzlerce akademisyeni üniversite sisteminden uzaklaştırmış, akademik kadroları ve üniversite gençliğini zapturapt altına almaya çalışmıştır.

“CUNTANIN SİVİL TAŞERONU”

12 Eylül askerî darbesinden 45 yıl sonra bugün, YÖK ve kayyum rektörlerin elinde şekillenen artık bir sivil darbe sisteminden bahsetmek zorundayız maalesef. AKP’nin sivil darbeci zihniyetinin bir baskı aracına dönüşmüş olan YÖK; üniversiteleri, hocaları kayyum rektörler aracılığıyla yönetmeye çalışmaktadır ancak milletin çoğunluğundan destek bulamayan bir azınlık diktası, başta Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere üniversite sistemi üzerinde bir karabasan olarak gezmektedir. KHK’larla üniversite dışına atılan barış akademisyenleri başta olmak üzere binlerce akademisyen her şeye rağmen dünya standartlarında bilimsel üretim gayretini devam ettirmektedirler.

AKP’nin vesayetçi yönetiminin gölgesinde 18 Mart 2025 günü Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve milletin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını geçersiz kılarak YÖK ve İstanbul Üniversitesi âdeta cuntanın sivil taşeronluğunu üstlenmiştir. AKP rejimi, maalesef, Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahalenin bir aracı hâline gelmiştir. Sayın İmamoğlu’nun diplomasının iptaliyle AKP, Türkiye’yi ve gençlerimizi bir azınlık diktasıyla yönetmeye çalıştığını göstermiştir. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal eden YÖK ve İstanbul Üniversitesi zihniyeti aslında Türkiye gençliğinin diplomasının da bir değeri olmadığını göstermiştir”

“YÖK BUGÜN AKP’NİN ELİNDE MÜKEMMELLEŞTİRİLMİŞ BİR BASKI AYGITINA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA”

Önergenin gerekçesini açıklamak üzere söz alan DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca da şöyle konuştu:

“Darbeciler giriştikleri askerî ve sermaye diktatörlüğünün eğitimdeki aracı olarak kurdular YÖK’ü. Üniversiteleri sıkı bir baskı ve denetim altında tutmak ve kendi çıkarlarına göre, faşizmin çıkarlarına göre şekillendirebilmek istediler. Günümüz iktidarı AKP’nin ise 2002’de iktidara geldiğinde o dönem en önemli vaatlerinden bir tanesi YÖK’ün kaldırılması vaadiydi. İlk zamanlarında AKP, YÖK’ü darbe açısından bir vesayet aracı olarak tarifliyordu ama ne var ki iktidar koltuğuna oturduğu andan itibaren YÖK’ü kendi çıkarları doğrultusunda kendi inşası açısından kullanmayı tercih etti ve bugün geldiğimiz aşamada aradan geçen 44 yıla baktığımızda çok daha net bir şekilde görüyoruz ki 12 Eylül diktasının üniversitelerde yaptıkları aslında AKP’li yıllarda üniversitelere karşı yürütülen kapsamlı saldırıların atası mahiyetindeydi. Bu anlamıyla, YÖK eliyle 12 Eylül ne yaptıysa katbekat fazlasını AKP yaptı.

Üniversitelere atanmış rektörlerin, kayyum rektörlerin öncülüğünde polis şiddeti gündelik yaşamın bir parçası hâline getirilmiş durumda değerli arkadaşlar. Öğrenciler en temel yaşam haklarını savundukları zaman, insanca bir barınma talep ettikleri zaman, ulaşım haklarını, eğitim haklarını, ucuz gıdayı, sağlıklı gıdayı talep ettikleri zaman şiddete maruz kalıyorlar, baskıya maruz kalıyorlar, soruşturmalarla, operasyonlarla yıldırılmaya çalışılıyorlar. 12 Eylül eliyle üniversitelerde baskı aygıtı olarak 44 yıl önce kurulan YÖK bugün AKP’nin elinde mükemmelleştirilmiş bir baskı aygıtına dönüşmüş durumda”