CHP MYK, CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında toplantı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Ekrem İmamoğlu’na yönelik hazırlanan 3 bin 741 sayfalık iddianame, MYK toplantısının ana gündem maddesini oluşturdu. CHP’liler, iddianamenin büyük oranda, “Duydum, düşünüyorum, hissediyorum” görüşleri üzerine kurulduğunu savunarak, iddianamede 15 gizli tanıktan söz edildiğini vurguladı. CHP kurmaylarının iddianameye yönelik ilk değerlendirmesi, “Bu iddianame bizi zayıflatmaz, aksine güçlendirir” oldu.
CHP’de, “İddianamenin ilk olarak iktidara yakın isim ve medya gruplarına servis edilmesi”, “Soruşturmanın hukuki değil, siyasi olduğunun kanıtı” olarak yorumlandı. CHP kurmayları, iddianamenin çok sayıda çelişki içerdiğinin altını çizdi. CHP’liler, “Gayriciddi hazırlandığını” savunulan iddianamenin toplumda karşılık bulmayacağını ifade etti.
TEHLİKELİ METİN
İddianame üzerinde yapılan ilk incelemenin ardından CHP’de öne çıkan bir diğer değerlendirmenin ise “İtirafçıların söyledikleri dışında bir delil ortaya konulmamış” olduğu öğrenildi. İddianamede, İmamoğlu’na yönelik suçlamaların delillendirilemediğinin altını çizen CHP’liler, “İktidara yakın basında konuşulmaya başlandı, amaç da buydu. Gizli tanık beyanlar üzerine kurulmuş. Dosyaların siyasal olduğu eleştirilerinin haklılığını ortaya koyan cümleler var. Seçmenlerin bilgilerinin çalındığı yönünde anlatım var. Bu anlatım doğru değil. İncelenmemiş, delillendirilmemiş. Tehlikeli, yanlış metinler var” ifadelerini kullandı.
CHP Avukatı Çağlar Çağlayan da gazetecilerin sorularını yanıtladı. İddianamede, “Yolsuzluk parası” olarak söz edilen paranın ortada olmadığına dikkati çeken Çağlayan, itirafçı ifadelerine dayanan iddianameyle ilgili, “Soruşturma başlatılmadan önce bir şema çizilmiş, iddianame ile o şemanın içi doldurulmaya çalışılmış” diye konuştu.
MANTIKLA ÇELİŞEN İDDİANAME
Çağlayan, “İmamoğlu üzerinden CHP’nin ele geçirildiği” iddiasıyla ilgili, “CHP, sanki yasa dışı yöntemlerle ele geçirilmiş, kapatılması gerek gibi davranıyorlar, çok tehlikeli ifadeler var” görüşünü kayda geçirdi. CHP’nin bir kumpasa düşürülmek istendiğini söyleyen Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İddianamede 15 gizli tanık var. Çelişkili ifadeler var. İktidarın söylediği, ‘Ahtapot’ ifadesi var. Temel amaçları kapatma olacak. Bir suç örgütüyle CHP ele geçirilmeye çalışılıyorsa 15 milyon insan nasıl oy verdi bu kişiye? Mantıkla çelişen durumlar var.”
CHP KAPATILACAK MI?
Çağlayan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Yargıtay’a yaptığı bildirimin ardından gündeme gelen, “CHP kapatılacak mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Bu kapatma ile ilgili söylem bir yıldır falan dolaşıyor. Belli ki bir kapatmaya dönük Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazmaya dönük bir irade varmış. Bunu bir şekilde temellendiremiyorlarmış. Sonunda buldukları bir bahaneyi önce buldukları bahaneden daha kuvvetli görmüşler. Ne yapılmak istediği baştan belli. Sonradan doldurulmuş bir iddianame.”
Akın Gürlek “İBB iddianamesi hazır” dedi: İmamoğlu’na 2 bin 430 yıl hapis talebi! ÖZEL: İDDİANAME DEĞİL, MUHTIRA
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmamoğlu’nun tutukluluğunun 232’nci gününde açıklanan İBB iddianamesine yönelik sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Davanın hukuki değil siyasi olduğunu ifade eden Özel, şu ifadeleri paylaştı:
Bilindiği gibi 19 Mart’ta ülkemizde bir sivil darbe yaşandı. Darbeciler bu kez, tankla ya da postalla değil, yargı cübbeleriyle geldiler. Seçimle gelen ancak seçimle gitmek istemeyen bir avuç insan, korktukları rakiplerini hapse atarak, Türkiye’yi büyük bir siyasi ve ekonomik krizin karanlığına sürüklediler.
Aradan geçen 237 günde, aziz milletimizle birlikte büyük bir hukuksuzluğun her saatine tanıklık ettik. Bugün çıkan iddianame ise herkesin bildiği gerçeği bir kez daha ilan etti.
Bu dava hukuki değildir, tamamen siyasidir. Amacı son seçimlerin birinci partisi Cumhuriyet Halk Partisi‘ni durdurmak ve Cumhurbaşkanı adayını engellemektir.
Darbeciler bugün, tapusu Mustafa Kemal Atatürk’e kayıtlı olan, Türkiye’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisinin kapatılmasını talep edecek kadar şuurlarını kaybettiler.
Anayasa’nın siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin maddelerini hatırlatarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunulması meselenin İBB’ye yönelik bir soruşturma olmadığının kanıtıdır. Bugün yaşananlar demokratik siyasete ve gelecek seçimlerin sonuçlarına yargı eliyle müdahalenin suç üstü halidir.
Bu bir iddianame değil, darbecilerin siyasete yönelik bir muhtırasıdır.”