“Bir kurumun duvarlarını güçlü kılan artık beton değil, kalpler arasındaki bağdır.”Çalışanların iç sesi giderek daha net sorular soruyor:• “Hata yaptığımda üzerime mi basılacak, yoksa elimden mi tutulacak?”• “Krizde yalnız mı kalacağım, yoksa yanımda bir yol arkadaşı mı olacak?”• “Burada sadece iş gücümle mi değerliyim, yoksa insan yanımla da görülecek miyim?”Bu sorulara verilen yanıt, kurumun geleceğini yazıyor. Çünkü şefkat, bir “yumuşak tavır” değil; güvenin zeminidir. Hatayı öğrenmeye, kırılganlığı güç saymaya, çalışana yalnızca bir kaynak değil bir kalp ve zihin olarak yaklaşmaya davettir.Bir düşünün… Toplantı odasında kimsenin sözünün kesilmediği, fikirlerin cezalandırılmadığı, herkesin “kendim olabilirim” duygusuyla var olduğu bir işyeri…İşte orada şefkat vardır. Ve orada güven vardır.