Bu Şiir Kurşûnidir

Bu bir yas. Bu bir ağıt.

Bu; insanın kendiyle kavgası. Geçtim dediğine; kendi etrafında çepe çevre dönen girdap gibi dönüp dolaşıp tekrar tekrar gelmesi, getirilmesi.

Tüm soruları cevapladığını zannettiğinde soruların tümünün değiştiğini fark etmesi.

Bu; bir yürek sızısı değil yürek yangını.

Bu; genci yaşlılığa, yaşlıyı ebedi aleme taşıyan şimendiferin sesi.

Bu; tercihlerin, tecih ederken gördüğünden daha fazlası olmasının tokadı.

Bu; kendine kin. Gün gün içine zehrini akıtan bir merhamet.

Bu; başka türlüsünün mümkün olmadığını bildiğine, bildiğin halde pişmanlık. Kıyasıya pişmanlık.

Bu; ama, neden, keşke, ancak, fakat, belki…

Bu sadece bu değil…

Bu şiir kurşûnidir

açılmayan demir kapı gibi.

Yufka yüreklerin kavrulup

cızbız edildiği saç gibi.

Aşksız bırakılan her şey gibi; kurşûnidir.

Ve kalbim,

meddi meçhûl bir cezrin kumsalıysa artık,

meçhûl ise imkânsızın öteki adıysa…

Aşksız bırakılan her şey gibi; Kurşûnidir.

Sürer gider geceyle gün arası itiş kakış

Yüreğim haraç mezat,

Oysa bir aşk vardı elimde kalmış;

Aşksız bırakılan her şey gibi; Kurşûnidir.

Kübra UĞUR

Eskişehir 1999

Bu Şiir Kurşûnidir was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.