Bozuk düzende çeteler ‘hâkim’

Haber Merkezi

Tüm gücünü muhalefeti kontrol altında tutmak için harcayan iktidar, yargıyı, hukuku, düzeni çürütürken suç örgütleri ve çeteler ortaya çıkan çürümüşlükten besleniyor. Yargıya güven diplerde sürünürken mafya liderleri olayları çözmeye, “adalet” dağıtmaya soyundu. Çözülmeyen sorunlar, gelmeyen adalet ve muhatapsızlıktan muzdarip yurttaşların çaresizliğinden yararlanmaya çalışan suç örgütleri “adaleti sağlayabilecek adres” olarak hemen hiç bir fırsatı kaçırmıyor.

Bunun çarpıcı son örnekleri organize suç örgütü elebaşısı Sedat Peker’in girişimleri oldu. Dün bir gazeteye özel röportaj veren Peker, Rojin Kabaiş’in ölümüne dair bilgi ve belge sağlayanlara 25 milyon TL ödül vereceğini söyledi. Röportajda Peker, bilgi verecek kişilerin öğrenci olması durumunda “üniversiteden ayrılmayı sorun etmemeleri gerektiğini, bu parayla dünyanın en iyi üniversitelerinde okuyabileceklerini, çalışan bir kişinin ise kendisine yeni bir düzen kurabileceğini” söyledi. Peker aynı zamanda “polisin ve jandarmanın bilgi veren kişileri koruyacağına, kendisinin de sahip olduğu tüm imkânları seferber edeceğine” dair teminat verdi.

Röportajda aynı zamanda “adalet”, “muhalefet” ve “yeni nesil mafya” gibi konularda “görüşüne başvurulması” dikkat çekti.

SÖZDE “YARDIMLAR”

Ancak bu Peker’in ilk “adaleti sağlamaya soyunmasının” ilk örneği bu olmadı. Peker ilk olarak, İstanbul’da mayıs ayında Marmaray’da çocuklarının yanında darbedilen D.E.’ye araba alması için 2,5 milyon TL göndermişti. Ardından Peker, suça sürüklenen çocuklar tarafından bıçaklı saldırıya uğrayan Mattia Ahmet Minguzzi’nin davasına avukatı Ersan Bakır’ı görevlendirdi. Bunun üzerine “Devletin yapamadığını Sedat Peker yaptı” yorumları sosyal medyada servis edilmeye başlandı. Peker’in avukatının davaya müdahil olmasıyla Minguzzi ailesine geldiği söylenen tehditlerin kesildiğini iddia etmişti.

Ayrıca Kayseri’de Astsubay Serkan Karakaya’ya saldıran bina yöneticisi ve yakını, büyük tepki çeken olay sonrası özür videosu yayınlarken saldırganların videoda Peker’e teşekkür etmeleri dikkat çekti. Videoda “derin utanç içinde olduklarını” söyleyen saldırganlardan biri şu ifadeleri kullandı: “Bu hatayı anlamamıza yardımcı olan Reis Sedat Peker’e saygılarımızı sunuyoruz.” Fakat yurttaşların çaresizliğinden yararlanmak isteyen tek figür o da değildi. Bunlardan bir diğeri ise kara para aklamakla suçlanan ve ABD’de bulunan Sezgin Baran Korkmaz. 2024 yılında Diyarbakır’ın Tavşantepe Köyü’nde kaybolduktan bir süre sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüne ilişkin başlayan soruşturma sırasında Korkmaz isminden sıkça bahsettirdi.

Narin’in henüz kayıp çocuk olarak arandığı sırada Korkmaz, bulunma haberini verecek olan gazeteciye 1 milyon TL vereceğini açıklamıştı. Ancak bir süre sonra Narin’in cansız bedeninin bulunmasıyla birlikte Korkmaz, avukatları aracılığıyla 3 milyon TL göndereceğini duyurmuştu.

***

SUÇ EKOSİSTEMİNDE TOPLUM SAVUNMASIZ

Gazeteci/Yazar Cengiz Erdinç

“Organize suç her zaman devletten rol çalmak ister. Burada yaşanan yargının bağımsız olmamasının sonuçlarından biri ve toplumda genel olarak adaletin olmadığı fikri yaygın. Kimi aktörlerin para ödülü vereceğini söylemesi de bir tür adaletin özelleştirilmesi anlamına geliyor. Bir yandan holdingler suç işliyor bir yandan da organize suç, devletin rolüne soyunarak kamuyu ortadan kaldırıyor. Bu da maalesef toplumda kabul görüyor.

Yaşam hakkı ihlallerini soruşturması gereken kişilerin bunu yapmadığı ise çok açık. Asıl problem burada başlıyor ve topluma, bu probleme karşı sunulan çözüm maalesef bu. Mafya dediğimiz şeyi sıradan suç örgütleriyle ayıran şey, kamu güçlerinin desteğini alması ya da karşılığını bulmasıdır. Burada kamu görevlilerinin de kendi ayağına ateş etmesi gibi bir durum var. Ancak asıl mesele de siyasetin Peker’in açıklamalarının ya da faaliyetlerinin ötesine geçememesi. Mesele sadece iktidar meselesi değil. Muhalif partiler de bu işlerde geride kalıyor. Örneğin Rojin Kabaiş cinayetinde savcıların ya da kolluk güçlerinin bazı şeyleri gizleme çabalarına karşı sistemli bir tepki gösterilmiyor. Bu da doğal olarak kamuoyunda farklı arayışların başlamasına neden oluyor.

Yaşam hakkının bu kadar ağır ihlaline karşı kolluk güçlerinin bu zafiyeti çok daha vahim bir şeyi gösteriyor; toplumda bir suç ekosistemi var ve toplum, kolluk ya da yargı üzerinden bakıldığında buna karşı savunmasız. Bu da en büyük tehdit.”