Birinin Sizi Yarım Sevmesinin Anatomisi

Yaş alıyorum ve birileriyle vedalaşıyorum.

“Yanlış görebilirsin, yanlış bilebilirsin; hatta yanlış düşünebilirsin ama yanlış hissedemezsin.” Kafamda dönüp dolaşan yalnızca bu alıntı.

Affettim dedim. Geçmişte yapayalnız, beyaz upuzun duvarların arasında bıraktığın günü de affettim. Bugün gelmeyişini, yarın gelmeyecek olmanı da… Biliyorum artık: seven kalbi durduramazsın.

Nefes aldım; gözlerimin ucunda bir yaş vardı ama akmadı.

“Bugün kalabalığın ortasında bırakmanı da affediyorum. Git artık, gitt!” diye haykırdığını sandı. Sandı sadece… çünkü tiz sesi Kaf Dağı’na ulaşmamıştı. Kelimeler buzdan göğüs kafesine çarpıp sivrilip yüzüne aksediyordu.

Onda beni tetikleyen bir şey var; görmek istemiyorum, kafamı o tarafa çevirmek istemiyorum.

Beni sevdiğini söylüyor –inanmıyorum.

“Özlüyorum” diyor – inanmıyorum.

“Böylesi bir daha karşıma çıkmaz” diyor -inanmıyorum.

İçim sızlıyor. Göz çukurlarımda yanma, burnumun ucunda bir acı… Kızıyorum sonra.

Hani kızmayacaktım?

Her şey geride kalmamış ki.

Demek ki geçmemiş.

“Kalbinde sevmediğin birini taşıyorsun. Kendini kandırıyorsun.” demek istiyorum ama olmuyor, dökülmüyor sözcükler dudaklarımdan öyle kolay…

“Sana bakıyorum ve kaçmak istiyorum.” Cümlesinin ardına sığınıyorum.

Tasarım Özge Özlü’ye aittir.

“Bana bakma,” diyorum içimden.

“Unutamıyorum” diyor, inanmıyorum.

Neyi unutamayacaksın?

Hiç kutlamadığımız özel günleri mi?

Bir kere bile çıkmadığımız o akşam yemeğini mi?

İçinden gelerek aldığın çiçeklerin beni mutlu edişini mi?

Birbirimizin kötü gününde vermediğimiz desteği mi?

Yoksa kavga ettiğimiz anları mı?

Neyi

İçimdeki huzursuzluğu mu?

Nâzım, Piraye’yi sevdi mi? Düşüncelerine girmeyi bir kenara bırakıp asıl düşünmemiz gereken şeyi düşünmüyoruz.

Sonra yanımdan Don Kişot kitabıyla geçen birine bakıyorum -raslantı olamazdı.-

İnsanlar ilişkilerin başında şövalyedir.

İlişkiye başlayınca Sancho Panza…

Biri hayal kurar, tehlikeye atılır, cesurdur.

Diğeri konforuna bağlıdır, kaçınır, temkinlidir.

Ben aşkı Don Kişot tarafından yaşanması gerektiğine inananlardanım.

Bazen ilişkilere cesur kararlarla başlarız. Bazen de hayatın telaşlarında, bize biçtiği rollerin tutsağı oluruz.

İnsanlar neden korkar?

Evlenmekten, boşanmaktan, yeni bir hayat kurmaktan…

Kültüre uygun olsun diye düşünmekten…

Aynı dili konuşmayan birinin neden aşık olamayacağını sanmaktan.

Asıl korku:

Anlaşamamak.

Kavga etmek.

Kalbin kırılması.

Sevilmemek.

Ben de böyleydim, üzülmekten korkuyordum.

Şunu da biliyorum:

Yarım aşklara layık değilim.

İnsan yalnız kalmamak için bazen kırıntıların bile süpürüldüğü ilişkilerin içinde bulur kendini.

Toplumun etkisi ağırdır. Ailelerin kararları gençlerin aşklarının önüne set olur. Birey kendi kararını kendi vermediği sürece kopamaz ilişkiden. Ve gidene yol açamaz. Bazıları büyüyemediği için ebeveynlerinin kalıplarıyla sevmek zorunda kalır.

Ama aşk öyle bir şey değildir. Kontrol edilen aşk olmaz.

Aileden gelen kalıplar, yetiştirilme tarzları, toplumun pasif baskısı, psikolojik yaralar, Sancho Panza sendromları… derken birinin sizi yarım sevmesini bir ömür meşrulaştırıyorsunuz.

Oysa gerçek şu:

Sen büyüdün, o aynı kaldı.

Sen seviyeyi değiştirdin, o yerinde saydı.

Ve seni üzen hatıralarınız değil:

Senin için özel hiçbir hazırlık yapılmaması. Varlığının hafife alınması. Belirsizlik sunulması.

Bu bir sevgi değil; Bu bir konfor alanı.

Bir ilişkiyi bitiren, yaşanan şeyler değil; hiç yaşanmayan şeylerdir.

Sonra anladım:

Beni sevmemiş değil, beni yaşayamamıştı.

Çünkü sorumluluk sevginin ilk şartıdır.

Cesaret ikinci.

Emek üçüncü.

Onun elinde hiçbiri yoktu.

Ben büyüdüm; o aynı kaldı.

Ben öğrendim; o reddetti.

Ben yol aldım; o korkuya yaslandı.

Ve işin gerçeği şu:

Birinin sizi yarım sevmesinin nedeni siz değilsiniz.

Onun duyguları değil.

Sizin eksikliğiniz hiç değil.

Nedeni, onun yarım kalmışlığıdır.

Bu yüzden artık kendime söz verdim:

Eksik sevgileri kabul etmeyeceğim.

Belirsizlikleri içimde taşımayacağım.

“Beni kaybetmekten korktuğu için kalan” hiç kimseye tutunmayacağım.

Sevgi bir tamamlanma hâlidir. Açık kapı, yarım kelime, buğu içinde bir ses değildir. Bunu anlamak, kabul etmek, yaşlarımı ve insanları aldı benden.

Birinin Sizi Yarım Sevmesinin Anatomisi was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.