Bir Ev, İki Sinek ve Yaşamın İnce Çırpınışı-6
İki Sinekle Yaşamak
Son günlerde evde iki sinekle yaşıyorum. Evet, kulağa tuhaf geliyor; ama o iki küçük kanat, günlerimin ritmini belirleyen bir tür varoluş akışı gibi. Ne tamamen uzaklar ne tamamen yakın… Aramızda tuhaf bir anlaşma var sanki: Ben susuyorum, onlar dolaşıyor; ben bir şeyden kaçmak isterken onlar sebepsizce yakınımda dönüp duruyor.
Bir noktadan sonra sinek olmaktan çıkıyorlar, sanki küçük birer tanık gibi…
Beni izleyen, halimi sezen, içimdeki dağınıklığın minyatür bir yansıması.
Kendimi toparlamak istediğim her anda, biri gelip yüzüme doğru kıvrımlar çiziyor havada. Sanki diyor ki:
“Nereye kaçacaksın? İçindeki karmaşadan kaçabilir misin gerçekten?”
Bazen onlara kızıyorum.
Bazen bir yalnızlık arkadaşı gibi geliyorlar.
Bazen de sadece varlıklarıyla bana dünyanın hâlâ döndüğünü, hayatın hâlâ küçük hareketlerde sürüp gittiğini hatırlatıyorlar.
Evde iki sinekle yaşamak…
İlk başta geçici bir rahatsızlıktı, sonra fark ettim ki zihnimdeki düşünceler de aynı sinekler gibi:
Bir gider gibi yapıp tekrar dönüyorlar.
Bir köşeye çekiliyor gibi olup en beklemediğim anda yeniden uçup yüzüme çarpıyorlar.
Susturamadığım, yönünü çizip hayatımdan çıkaramadığım, küçük ama inatçı iki titreşim gibi…
Belki de sinekler sadece sinektir.
Ama ben o iki minik canlının arasında, kendi içimdeki kıpırtıları daha net duymaya başladım.
Onlar odadan odaya dolaşırken ben de içimde oda oda dolaşıyorum.
Her köşe, her gölge, her raf…
Bir şeyler hatırlatıyor; bazen bir yorgunluğu, bazen bir umudu, bazen geçmişte bıraktığım bir parçayı.
Ve garip olan şu:
Bir sabah uyandığımda onları arıyorum.
Çünkü yoklukları da varlıkları kadar gürültülü.
İçimde “Bugün çok sessizim… neden?” diye sorduran bir boşluk bırakıyorlar.
İki sinekle yaşamak, bana şunu öğretti:
Hayat bazen en büyük dönüşümleri en küçük şeylerle fısıldar.
Bazen kendini toparlamayı bir sineğin kanat sesine borçlu olursun.
Bazen yalnızlığın tam ortasında, odanın köşesinde uçan küçücük bir can, senin kadar hayatta kalmaya çalışan bir şey olduğunu hatırlatır.
Belki bu yüzden onları kovalamıyorum artık.
Bir süre daha birlikte yaşarız.
Ben kendi içimdeki dağınıklığı düzenlemeye çalışırım, onlar da havada kendi çizgilerini çizmeye devam eder.
Sonunda hepimiz aynı şeyi yapıyoruz çünkü:
Hayatta kalmak.
Bir Ev, İki Sinek ve Yaşamın İnce Çırpınışı was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.