Barışçı yaşama kültürüne katkı sunacağına inandığım güzel bir haber ile hafta sonunu karşılıyorum. Kendisiyle çalışmaktan onur duyduğum çok değerli ağabeyim belgeselci, gezgin Coşkun Aral’ın anı biyografi kitabı İMKANSIZ COĞRAFYALAR Kronik Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı. Savaş foto muhabirliğinin ülkemizdeki öncü ismi olan Coşkun Ağabey’in objektifi aracılığıyla dünya tarihine armağan ettiği mesleki tanıklıkları ve benzersiz anıları, günümüzü anlamak adına genç meslektaşlarına ilham verdiği kadar meselesi dünya, meselesi insan olan herkese ilham vermeye devam ediyor. Cesaret ve vicdan yan yana gelince gerçeğin peşine düşmek kolaylaşıyor. İlerleyen günlerde Dünyayı ‘Haberci’ ile izleyenler için kendisiyle ve kitabın yayına hazırlanma sürecinde büyük emeği olan Müge Aral ile bir söyleşi gerçekleştireceğim. Kitabın yolu açık olsun.
∗∗∗
Savaşlar sürüyor. İnsanlık, çocuklarına karşı işlediği suçları henüz temize çekmiş değil. Şair, yazar Çiğdem Sezer usta kalemi ve duygu yüklü diliyle savaşın çocuklar üzerindeki etkilerine dair özel bir romana imza attı. Yazar, Ekim ayında Günışığı Kitaplığı tarafından basılan son kitabı YERYÜZÜ GÜVERCİNLERİ’nde savaş vahşetinin ortasında kalan çocukların parçalanan dünyalarını, hayata tutunma çabalarını, barışa duydukları özlemi anlatıyor. Korkularını bastırmak için masumiyetlerinden ve hayallerinden sığınaklar inşa eden kocaman yürekli çocukların hikayesini okurken yazarın “biz kanatlarımız olduğunu hayal ederken, gökyüzünden ölü güvercinler düştü üstümüze” ifadesiyle yutkundum. Büşra Kaygın Gafarov’un özgün illüstrasyonlarındaki çocuksu umuda daldım. Bakkaldan dönerken az önce ayrıldığınız evinizin yerinde yıkıntılar ve toz bulutları görseniz ne hissedersiniz? “Çiçek dolu bahçeleri düşünerek” uyumaya çalışan, “al beni kucağına, ülkemsen bul beni bu koyu karanlıkta” diye şarkılar söyleyen, gözyaşları kalbinde biriken çocukların hüznünü hangi söz hangi dokunuş dağıtır bilemiyorum. Ancak, lirik üslubuyla bizlere savaş çıkaranlar kadar savaşa ses çıkarmayanların da suçlu olduğunu hatırlattığı için Çiğdem Sezer’e teşekkür ediyorum.
∗∗∗
Sevgi yoksunluğu ve kibirin, savaşların kaynağı olduğu kadar insanın benlik savaşında hükümranlığını zedeleyen en belirgin unsurlar olduğunu düşünürüm. Bu kavramlar çocuk edebiyatının klasiklerinden biri olan ve tüm zamanların en iyi 100 çocuk kitabı arasında gösterilen, 31 dile çevrilmiş EDWARD TULANE VE MUCİZEVİ YOLCULUK adlı kitapta yazar Kate Dicamillo tarafından ustalıkla işleniyor. İnsanın sevgiyi tanımadan sevilmeyi arzulayan yanı porselen bir tavşanın benzersiz iç dünyası ve hayatın ona hazırladığı sarsıcı sürprizlerle anlatılıyor. Büyümek, sevmek, düşünmek ve arka kapak yazısında ifade edildiği gibi hepsinden önemlisi hissetmeyi başarmak ve anlamlandırmak için benzersiz bir fırsat sunan hikâye, hem çocuklara hem de katılaşmaya, gönül rotası şaşmaya müsait yetişkinler için de edebi rehberlik sunuyor. Kırılmaya ve yanılmaya açık iç dünyamızı yaşamın bu kadarı da olmaz dediğimiz mucizeleriyle sarıyor. Bagram Ibatoulline’nin hayranlık uyandıran, ruha bürünmüş çizgileriyle ve baskı kalitesiyle öne çıkan kitap, hafızamızdaki yeri ölçüsünde kitaplıklarımızda da özel bir yere sahip olmayı hak ediyor. “Okumak bizi yakınlaştırır. Dünyayı birlikte tanır, birbirimizi daha iyi anlarız” diyen yazar porselen tavşanın elden ele, kalpten kalbe uzanan öyküsüyle yaşama tanıklığımızı ve sevginin zamansızlığını yüceltiyor. Tudem Yayınları
∗∗∗
Bir bebeğin doğumuyla bir aile değişir. Hiçbir ebeveyn bebeğine özel bir yetiştirme kılavuzuna sahip değildir. İnsanlığın ortak deneyimlerinden damıtılmış bilgiler bir miktar yön verse de ebeveynin asli yol haritasını içinde bulunduğu koşullar, karakteri ve iç güdüleri belirler. The Fan Brothers’ın yazıp resimlediği LIZZY ve BULUT kitabını okuduğumda bulut satıcısından sıra dışı bir bulut alan Lizzy’nin yaşadığı heyecanı belirsiz bir geleceğe doğru çocuk yetiştiren ebeveynlerin heyecanına benzettim. Lizzy şanslı ki elinde bir Bulut Bakımı rehberi var. Ad koyup, her gün temiz ve taze su ile suladığı, koruyup kolladığı bulutun keyifli olduğu kadar hassas ve huysuz hallerine de tanık olan Lizzy rehberin belki de en önemli maddesini gözden kaçırdığı için gün gelir büyük bir gerçekle yüzleşir. Büyümek ve büyütmenin, özgürlük ve kalpten bağlanmanın karşılıklı sorumluluklarla şekillenen doğası, pişman gibi görünse de suçlu olmadığını bilen bir bulutun hikayesiyle kalplere dokunuyor. Bulutlar en çok göğe yakışıyor! Büyüttüğümüz çocuklar da özgür seçimler yapabilecekleri hayata…
Bu vesile kitabın editörü Sema Ateş’in kaleminden çıkan ARAMAK adlı resimli çocuk kitabına değinmeden geçemem. Küçük bir çocuk getirdiği bir dal parçasıyla yuvasını tamamlayan kuşu görür ve o anın etkisiyle bir ŞEY aramaya karar verir. Yuvayı tamamlayan son parça gibi kendisini tamamlayacak o şeyi bulmak için düştüğü arayışta yeryüzü ve gökyüzü birer hazine gibidir. Kentler, okyanuslar, dağlar aşar. Temas eder, soru sorar, tırmanır, dibe batar… Zaman akar yol boyunca bulamadıklarıyla dolup taşar. Ve an gelir bir kapı aralanır!? Kapıdan geçip Volkan Akmeşe’nin çizgileriyle çiçeklenen yola adım atan okurları farklı bir tebessüm karşılar. Tebessüm yaratan anlar, tebessüm yaratan insanlar, hayatı tebessüme sığdıran kitaplar iyi ki varlar. Nobel Çocuk