Ne yaparsam yapayım, ne okursam ya da ne izlersem izleyeyim bir türlü tatmin olamıyorum yaptığım işlerden.
Belki de çok genç olmamdan kaynaklanıyordur. Ama bugüne kadar kendimle hiç gurur duymadım. Gurur duyulacak bir hayat yaşamadım.
Akademik başarım hiç olmadı.
Kendimi dünyanın en başarısız insanı olarak da görmüyorum ama çabaladığıma eminim. Yetersiz hissediyorum; günü kurtarmak için, o gün kendimi yeterli hissedecek şeyler yapıyorum.
Mesela son seste kulaklıkla müzik dinliyorum (artık kulağım ağrıyor), kafamı susturuyorum. Kendim için küçük küçük şeyler yapıyorum, bunu seviyorum. Akıl sağlığım için çevremdeki insanları dinlememeye özen gösteriyorum, çabalıyorum. Ta ki o kulaklığı kulağımdan çıkarana kadar.
Yanı başımda, zebani gibi bekleyenler var. Her an beni aşağıya çekmek için hazır bekleyenler… Bunların çok uzakta olmasına gerek yok. En yakınım ailem. Annemle ya da babamla olan ilişkimden bahsederek hem kendimi hem sizi sıkmak istemem ama burada bahsettiğim şey şu: Ben motivasyon bulmaya çalıştıkça gelip her şeyi yerle bir etmeleri, moralimi bozmaları.
Bazen nefes almak için dışarı çıkıyorum. Bu sürede kendimle daha çok konuşuyorum. Bana huzur veren parklara gidiyorum; orada ya kitap okuyorum ya da telefonuma bakıyorum. Ya da sevdiğim bir sahaftan kitap alıp öylece oturuyorum. Tüm bunları yaparken, evdeki hâlimle aramdaki bağı koparmışım gibi hissediyorum ve bu bana çok tatmin edici geliyor. Çok uzun sürmese de bazen bunu yapıyorum. Bağımlılık yapıyor. Zaten kimse de aramıyor; “Ne yapıyorsun, neden gelmiyorsun?” diye soran yok.
Şu günlerde, özellikle yeni yıl yaklaşırken, en çok düşündüğüm şey şu:
Bu sene kendime ne katmış oldum?
Bu bloğun yazarı ben olduğum için, buna istediğim kadar öznel, abartılı ve vurdumduymaz bir şekilde cevap verebilirim.
Bence bu sene daha dürüsttüm. İnsanlara karşı daha açık ve nettim. Onları kırıp kırmamam umurumda değildi. En azından kimseyi bilerek kırmaya çalışmadım; sadece gereksiz insanlar için “acaba kırılır mı?” diye düşünmeden cevap verdim. Bence bu aşırı iyi bir şey.
Bence diğer senelere göre kendimde daha az hata bulmaya çalıştım. Tabii pesimist bir insan olduğum için en ufak şeyde bile hâlâ kendime haksız yere kızıyorum. Örneğin insanların 20 senedir uğraştığı bir sporu ben 5 dakikada yapamayınca… (lol). Ya da çok çabuk kırılıyorum. Ama bunu minimuma düşürmeye çalışıyorum; içimden “bir şey olmaz” diyebilmeyi öğrendim.
Bu sene kendime hiç olmadığı kadar güvendim. Tek başıma iş görüşmesine gittim (kuzenim en son gelmişti, ona da teşekkür ederim). Tek başıma iş için form doldurmaya gittim. İnsanlarla konuşurken hâlâ yabancıyım, hâlâ konuşma özürlüsüyüm ama bence aştım ya.
benim
Bir de bu sene saçımı uzattım. Önceki senelere göre daha feminen duruyorum. Saçlarımı çikolata kahve + koyu kızıla boyadım. (Yeni bir boya oluşturdum). Kahkül kestim.
Sevgilim beni şuna benzetti.
Bu sene diğer senelere göre daha huysuzdum. Bunun nedeni bence MLBB. Evet, oyun bağımlısıyım. Sürekli rank kasıyorum (kendi başıma). Kasamayınca da sinirim çok bozuluyor. Bu arada efsane 3’ten epic 3’e düştüm; yeni haber çünkü sezon güncellendi falan.
Ve tabii bu sene daha çok okudum, izledim, not ettim, dinledim, gülümsedim. İlerleyen günlerde neler okuyup izlediğimi de paylaşacağım. Not defterimde hakkında yazmak istediğim çok fazla şey var ama ya hep unutuyorum ya da yerlerine başkaları ekleniyor ve ben onlara kafa yoruyorum.
Bir de unutmadan, bahsetmek istediğim çok özel bir konu daha var. Konuşabilmek için her yolu denediğim, eskisi gibi olabilmek uğruna çok ağladığım, bunu düşündükçe kendime kızdığım, hakkında sürekli rüyalar gördüğüm bir şeyi bu seneye gömüp yoluma devam etmek istiyorum. Biraz yüzeysel anlatacağım çünkü bu konu benim için çok özel. Hayatımdan bir insanı çıkardım. Ya da… bahsetmeyeceğim. Bunun için cesaretim yok, üzgünüm.
Yine başaramadım.
Her neyse, bu yazı burada bitsin. Bir sonraki yazılarda görüşürüz.
Ben & Ben was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.