Başarı Adına Kaybedilen Hayatlar…

Başarı Adına Kaybedilen Hayatlar…

Türkiye’de her sabah alarm çaldığında, yataktan yalnızca bedenler kalkıyor. Ruhlar çoktan geride kalmış.
İşe gitmek istemeyen, okula gitmek istemeyen, en iyi üniversiteyi kazanmış olsa bile gözlerinde yaşam belirtisi kalmamış milyonlarca insan var.Sorun tembellik değil. Sorun, hiç seçilmemiş bir hayatın zorla yaşanması

Etrafımız, neden mutlu olamadığını bile bilmeyen insanlarla dolu.
Ne zaman kayboldu hevesleri, ne zaman sustu içlerindeki ses, hatırlamıyorlar.Çünkü o ses, çocukken bastırıldı…

Ve bunu yapan bir düşman değildi.Bunu yapan, “senin iyiliğin için” diyen bazı anne babalardı…

Bazı anne babalar çocuklarını değil, başarıyı sever.
Evlat büyütmezler; kendi eksikliklerini kapatacak birer etiket yetiştirirler…“Ben yapamadım, sen yap.”Bu cümle, bir çocuğun omzuna yüklenmiş en ağır yüktür…

Çocuk resim çizer, mutlu olur.Ailesi kalemi elinden alır:
“Onunla karın mı doyacak?”Çocuk müzikle nefes alır.
“Boş iş” denir.Çocuk hayal kurar.“Gerçekçi ol” diye susturulur…Sonra Çocuk, kendini değil; başkalarının onayını öğrenir.
Kendi isteğini değil; başkalarının beklentisini ezberler…

Bazı çocuklar, sadece bir cümle için harcanır:
“Bizim oğlan kazandı… Bizim kız da orada okuyor.”..cümlesi için…

O cümle söylenirken çocuğun ne hissettiği kimsenin umurunda değildir…

Puanı ziyan olmasın diye, sevmediği bölümü seçtirilen çocuklar vardır.
Sevmediği işi yapan doktorlar…
İşinden nefret eden mühendisler…
İnsan yüzüne bakmayan memurlar…

Sonra şikâyet ederiz:
“Neden kimse işini düzgün yapmıyor?”

Çünkü severek yapmadığı bir işi, ömür boyu yapmak zorunda bırakılan bir insandan mutluluk çıkmaz…mutlu olmayan başarıda sağlayamaz…

Gençlerin işsiz kalma sebebide aslıda bu..herkes aynı koltuğa zorla oturtuluyor….doktor olsun mühendis olsun memur garantili işi olsun ama mutlu olmasada olur kafasındalar..

Sonuç olarak…İsteksiz kalabalıklar, tıkanmış sistemler, ilerlemeyen işler.
Zorla mevki sahibi olmuş ama ruhu çoktan istifa etmiş insanlar…

Çocuk isyan ettiğinde şu cümle gelir…Biz senin için okullara tonla para harcadık…Ama para harcamak fedakârlık değildir.
Asıl fedakârlık, anne babanın kendi bildiğinden vazgeçip çocuğun sevdiğine saygı duymasıdır…

Bazı aileler işi ticarete döker…Yaptıkları masrafın karşılığını itaat ve prestij olarak isterler.Oysa bu borcun para birimi bu değildir… Bu borcun karşılığı
Şefkat, anlayış ve koşulsuz destek…

Elbette herkes böyle değil.Çocuğuyla konuşan, onu dinleyen, yeteneğini fark eden, yönlendiren aileler de var.Onlar çocuk yetiştiriyor; insan kazandırıyor…

Ama şunu kabul edelim…Bir toplumun mutsuzluğu, çocukken susturulan hayallerin toplamıdır…

Ve belki de artık şunu sormalı bazı aileler…
Biz gerçekten başarılı insanlar mı yetiştiriyoruz, yoksa sadece hayatta kalmaya zorlanan mutsuz bedenler mi?

Başarı Adına Kaybedilen Hayatlar… was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.