Baronlar ve çocuk tetikçiler

Avukat Serdar Öktem, 6 Ekim 2025 günü saat 16.15 sıralarında İstanbul’un en işlek noktalarından Büyükdere Caddesi’nde otomobiliyle trafiğe takılmıştı. Yanındaki şeritte duran otomobilden maskeli dört genç indi. İkisinin elinde kalaşnikof diğer ikisinde tabanca vardı. Kurşun yağmuruna tuttukları Serdar Öktem’i öldürdüler. Geldikleri otomobile binen saldırganlar Dalton Çetesi’nin liderlerinden Caner Koçer’in intikamını aldıklarını haykırıyorlardı ve sevinçliydiler.

Saldırıdan hemen sonra Daltonlar Çetesi’nin Avukat Serdar Öktem’i öldürdüğü açıklandı. Zaten Daltonlar ve ittifak yaptıkları Gündoğmuş Çetesi’nden isimler hemen sosyal medya hesaplarından paylaşımlar yaparak saldırıyı üstlenmişti. Onlar da Caner Koçer’in intikamının alındığını söylüyorlardı. Bu paylaşımlarda Casperlar Çetesi lideri ‘Hamuş’ lakaplı İsmail Atız ve Çirkinler Suç Örgütü’nün lideri Zuhat Altunç’u hedef alıyorlardı. Daltonlar ile Casperlar ve Çirkinler çeteleri arasında yıllardır süren bir mafya savaşı vardı. Bu savaşta Türkiye’de ve yurt dışında çok sayıda çete mensubu öldürülmüştü. 

Serdar Öktem

BİR NUMARALI ŞÜPHELİ

Kaçan 4 saldırgan ve aracın şoförü, iki saat sonra Arnavutköy’de bir takside yakalandı. İkisi 18 yaşından küçüktü. Saldırganların tamamı etkin pişmanlıktan faydalanmak istedi ve detaylı ifade verdiler. Polis, saldırganlara tanıyıp tanımadıklarını sormak için dosyadaki diğer şüphelileri şöyle sıraladı: 

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması kapsamında adı geçen şüphelilerden Naci Yılmaz (Siirtli Naci), Uğurcan Gündoğmuş, Beratcan Gökdemir (Dalton)….”

Bu iddia çok önemli. Çünkü ilk sıradaki Naci Yılmaz yani Siirtli Naci, Avrupa’nın en büyük uyuşturucu kaçakçılarından biri ve halen firari. Serdar Öktem cinayetinde bir numaralı şüpheli olarak soruldu. Ondan sonra Gündoğmuşlar Çetesi’nin lideri Uğurcan Gündoğmuş ve Daltonlar Çetesi’nin lideri Beratcan Gökdemir’in adı sıralandı.

GİZEMLİ BARON

Naci Yılmaz, büyük bir uyuşturucu ağını yönetmesine karşın uzun yıllardır gizemini koruyor. 2000’li yılların başında İstanbul Fatih merkezli bir suç örgütünün lideriydi. Sabıkalı kişileri etrafında toplayarak haraç, gasp, kapkaç ve yankesicilik çetesi kurmuştu. 2007 yılında tutuklandı, 95 yıla kadar hapsi istendi. Cezaevinden çıktıktan sonra yurt dışına çıktı. Adım adım büyük bir uyuşturucu imparatorluğu kurdu. 

Türkiye’deki uyuşturucu kaçakçıları ile sıkı ve çok karlı ağlar oluşturdu. Afganistan-İran-Türkiye hattından yani ‘Balkan Rotası’ndan gelen eroini Avrupa’da dağıtıyordu. Bir süre sonra Latin Amerika ülkelerinden kokain getirterek kendi ağında dağıtmaya başladı. İddiaya göre; hem Avrupa’da hem de Türkiye’de kokain ile eroini takas ettiği bir sistem kurmuştu. Türkiye’nin en büyük uyuşturucu kaçakçılarından Urfi Çetinkaya ve pek çok suç örgütü lideriyle ortaklık yaptığı da biliniyordu. Urfi Çetinkaya gibi uzun yıllar İspanya’da yaşadığı iddia edildi. Ancak çok sayıda sahte kimlik ve pasaportuyla kolayca ülke değiştiriyordu. 

Naci Yılmaz, Latin Amerika ile Türkiye’deki güzergahları ve Avrupa’daki dağıtım ağı sayesinde dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından biri oldu. Geçen hafta Dubai’de yakalanarak Türkiye’ye özel jet ile getirilen Abdullah Alp Üstün’ün de Naci Yılmaz’ın ortağı olduğu iddia edilmişti. 

Serdar Öktem cinayetini soruşturan savcılığın tespitlerine göre; İstanbul’un mahallelerinden çıkan yeni nesil çetelerin finansmanını Avrupa’daki uyuşturucu baronu Naci Yılmaz sağlıyor. 

OSMAN BEŞE CİNAYETİ

Savcılık, Serdar Öktem cinayetine giden süreci İstanbul Bakırköy’de özel bir hastanenin bahçesinde Osman Beşe’nin öldürülmesiyle başlatıyor. Dalton Çetesi mensubu tetikçi, 18 Haziran 2025 günü Osman Meşe’yi kurşun yağmuruna tutmuştu.

Vücuduna isabet eden 9 kurşunla ölen Osman Beşe, İstanbul’da büyük bir uyuşturucu dağıtım ağını yönetiyordu. Bu dağıtım sistemine ‘Samuel’ adını vermişlerdi. Şebeke, İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakasında, pek çok şehirde MOBESE, güvenlik kameralarının görüş açısında olmayan büfeleri almıştı. Uyuşturucu paketleri bu büfelerden otomobilli ve motosikletli kuryelere teslim ediliyordu. Samuel’in çok sayıda müşterisi vardı. Hatta çağrı merkezi bile kurdular. Uyuşturucu satın almak isteyen kişiler bu çağrı merkezine mesaj atıyor ve konum gönderiyordu. Talepleri toplayan kişi, kuryelerle kurduğu ‘Samuel’ isimli Whatsapp grubuna teslim edilecek uyuşturucu ve konumu gönderiyordu. Kuryeler topladıkları parayı aynı gün içinde nakit olarak şebekenin yöneticilerine teslim ediyor ve kendi paylarını alıyordu. 

DOSYA KAPATILDI

3 yıl önce İstanbul’da yakalanan bir kurye, şebeke hakkında önemli bilgiler verdi ve etkin pişmanlıktan faydalanmak istedi. Uyuşturucuları aldıkları büfeleri, şebeke yöneticilerin isimlerini, Whatsapp mesajlarını bile adli makamlara sunmuştu. Ancak savcılık kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi ve dosya kapatıldı. Osman Beşe ise bu dosya kapatıldıktan iki yıl sonra öldürüldü. 

Serdar Öktem Cinayeti’ni soruşturan savcılık; Osman Beşe’nin Şirinler Suç Örgütü’nün lideri ‘Meks’ lakaplı Mehmet Sabri Şirin’in adamı olduğunu belirtti. Hatta Şirinler Çetesi’nden olduğu için Daltonlar tarafından öldürüldüğü tespiti yapıldı.

Savcılık; Şirinler Suç Örgütü’nün, Osman Beşe cinayetinden sonra Daltonlar Çetesi’nin liderlerinden Caner Koçer’in İspanya’daki yerini Casperlar ve Çirkinler suç örgütlerine verdiğini iddia etti. 30 yaşındaki Caner Koçer, 3 Ağustos 2025 günü İspanya’nın Torrevieja kentinde öldürüldü. 25 Eylül’de ise Caner Koçer’in arkadaşı ve Daltonlar Çetesi mensubu Furkan Yavuz kurşunların hedefi oldu ve öldü.

YERALTINDAKİ İTTİFAKLAR

Serdar Öktem soruşturmasını yöneten savcılığın tespitine göre; Casperlar, Çirkinler, Şirinler ve ‘Çingene’ lakaplı Ümit Yalçın’ın çeteleri, uyuşturucu baronu ‘Siirtli Naci’ye karşı ittifak yapmışlardı. Naci Yılmaz ise Daltonlar ve Gündoğmuşlar Çetesi ile ortaklık kurmuştu. Daltonlar, Osman Beşe’yi öldürerek bu ortaklığı ilan etmişti. Casperlar ve Çirkinler ise İspanya ve Belçika’daki cinayetlerle intikam almıştı. 

GÜNDOĞMUŞ VE NACİ YILMAZ

Naci Yılmaz ile işbirliği yapan Gündoğmuşlar Çetesi’nin lideri Uğurcan Gündoğmuş ise 2020 yılında Kağıthane’de Mücahit Kanat’ı öldürmüş ve yurtdışına kaçmıştı. Ama çeteyi yurtdışından yönetmeye devam etti. Daltonlar Çetesi ile ittifak yapan Uğurcan Gündoğmuş, Haliç Köprüsü üzerinde Cumali Aslan’ı öldürtmüştü. Daha sonra Ramazan Aslan cinayetini organize etti. Son olarak Daltonlarla birlikte Fransa’da Halil Ay’ı öldürtmüştü. 

Uğurcan Gündoğmuş, Yunanistan’da silahlı saldırıya uğradı ve yaralandı. Bu sırada yanında Daltonlar’ın liderlerinden Sinan Memi vardı. Bu saldırıdan sonra Uğurcan Gündoğmuş, Siirtli Naci’nin yani Naci Yılmaz’ın yanına gitti ve onun yanında faaliyetlerine devam etti. Daltonlar Çetesi de Naci Yılmaz’ın yanında yer almıştı. Naci Yılmaz ile Gündoğmuşlar ve Daltonlar ortak kararlar alarak silahlı eylemler düzenliyordu. 

BAĞLANTININ KANITLARI

Savcılık; büyük baronla yeni nesil çetelerin ittifakının kanıtlarını şöyle sıraladı: 

Naci Yılmaz ve Uğurcan Gündoğmuş, yurtdışında silahlarla yakalandı. Bir adamları silahları üstlendi ve serbest bırakıldılar. 

Naci Yılmaz’ın talimatıyla Daltonlar, İstanbul Beşiktaş’taki Rubby isimli barı kurşunladı. Mekan koruması Yasin Keskin öldü. 

18 Mayıs 2025’te Casperlar ve Çirkinler çetesi, Cars Of Ferro isimli oto galeriyi kurşunladı. Bu işyeri, Naci Yılmaz’ın ortağı Abdullah Alp Üstün hakkındaki dosyada parasını akladığı iddia edilen Hasan Lala ile bağlantılıydı. Saldırıdan bir gün sonra Uğurcan Gündoğmuş’un adamları uzun namlulu silahlarla oto galeride bekliyordu. Galerideki güvenlik kameraları sesli kayıt yapıyordu ve silahlı kişiler ‘Naci abi’ tarafından gönderildiklerini söylemişti. 

Savcılık yazısında; Serdar Öktem’in 2014 yılından beri Şirinevler Suç Örgütü lideri ‘Meks’ lakaplı Mehmet Sabri Şirin’in, 2018 yılından itibaren de Casperlar Suç Örgütü’nün ‘Hamuş’ lakaplı lideri İsmail Atız’ın avukatlığını yaptığı belirtildi. 

Savcılık yazısında şu tespit yapıldı: “Sosyal medya paylaşımları, haberler, istihbarat çalışmaları ve Daltonlar Suç Örgütü mensuplarının vermiş olduğu ifadelerde Serdar Öktem’in Casperlar’ın parasını akladığı, Casperlar ve Suç Örgütü’ne hasım suç örgütü aleyhine bilgiler aktardığı belirlenmiştir. Serdar Öktem bu nedenle çetelerin hedefi haline geldiği yönünde bilgiler temin edilmiştir.”

CANER KOÇER ÖLDÜRTECEKTİ

Savcılığın tespitlerine göre; İspanya’da öldürülen Caner Koçer, Mayıs 2025’te Avukat Serdar Öktem’i öldürtmeye çalışıyordu. 12 Mayıs 2025’te İstanbul Bakırköy’deki bir otelde çalışan Eren Öztek öldürülmüştü. Bu cinayetin tetikçileri Daltonlar Suç Örgütü’nün mensubu Haydar Koç ve 18 yaşından küçük olan S.Ç.Y’ydi. Tetikçiler verdikleri ifadede Caner Koçer’in talimatıyla bir savcıyı öldürmek için hazırlık yaptıklarını söyledi. Ancak yapılan inceleme sonucunda hedefin savcı değil, Serdar Öktem olduğu anlaşılmıştı. Serdar Öktem özel korumalarla geziyor ve temkinli davranıyordu. Ona polis koruması verilmesi için yapılan işlemler ise sürüyordu. Eylül ayında Serdar Öktem’in fotoğrafı, ofisinin yakınında yakalanan bir kişinin üzerinden çıktı. Serdar Öktem, daha önce Daltonlar Çetesi’nin bazı yöneticilerinin de avukatlığını yapmıştı. Onların aracılığıyla hedef olmaktan çıkmaya çalışıyordu. Aracılar, sulh sağlandığını söylediler. Bunun üzerine Serdar Öktem daha rahat hareket etmeye başlamıştı. Ancak 6 Ekim 2025 günü İstanbul’un göbeğinde maskeli ve silahlı dört kişi aracına namluları doğrultmuştu. 

KÜÇÜK ÇARK: TETİKÇİLER

Baronlar ve yeni nesil çetelerin kurduğu bu büyük çarkın en küçük dişlisini tetikçiler oluşturuyor. Arka mahallelerdeki geleceksiz, eğitim görmeyen çocuklar ve gençler, çetelerin sınırsız insan kaynağına dönüştü. 

Serdar Öktem cinayeti, bu çetelerin firar evleri, oteller, bagajı silah dolu otomobillerle kurduğu ölüm ağını da gözler önüne serdi. Yakalanan tetikçiler ifadelerinde bu ağın nasıl işlediğini anlattı. 

Tetikçi organizasyonunun başındaki isim 23 yaşındaki Sidar Öz’dü. Bir süre oto yıkamacıda çalışan Sidar Öz, Diyarbakır’dan İstanbul’a göç etmiş bir ailenin oğluydu. Esenler’de yaşıyordu, Lise mezunuydu. Ruhsatsız silah bulundurmak suçundan 1.5 yıl cezaevinde kalmıştı. Ayrıca kart dolandırıcılığı suçundan yargılanıyordu. Sivas E Tipi Açık Cezaevi’nden izinli çıktıktan sonra İstanbul’a dönmüştü. İfadesinde; kendisini Facetime’dan arayan Daltonlar’ın liderlerinden Alican Çakır’ın ailesini öldürmekle tehdit ederek cinayete zorladığını savundu. Ancak Caner Koçer ve Furkan Yavuz ile aynı mahalleden çocukluk arkadaşı olduklarını da anlattı. 

Cinayeti yurtdışından yöneten Alican Çakır ise Azerbaycan vatandaşı ve gerçek ismi: Ali Gulmalizada. 

Alican Çakır’ın gönderdiği araç, cinayetten iki hafta önce Esenler’den tetikçi Sidar Öz’ü bir otomobil ile aldırdı. Sidar Öz’e içinde SIM kartı olmayan sadece Wifi’ya bağlanan bir cep telefonu verdiler. Yanında başka telefon bulundurması yasaktı. Bahçelievler’deki bir firar evine götürüldü. Burada 1 hafta kaldı. Alican Çakır, elden para gönderiyordu. Aynı kişiler geldi ve onu Yenibosna’daki bir firar evine götürdüler. Bu evde cinayet için Gaziantep’ten gelen Muhammet Kaplar, Ejder Parlak ve Cengizhan Üzümcü vardı. Daha sonra saldırıda şoförlük yapacak Serkan İsimli kişi geldi. Sidar Öz’ün ifadesine göre; Eskişehir’den gelmişti. 

Firar evlerinde telefon yasaktı. Sadece Sidar’da kablosuz ağa bağlı bir telefon vardı. Alican Çakır ile sürekli Facetime’dan konuşuyordu. Bir hafta bu evde kaldıktan sonra Esenyurt’taki bir firar evine götürüldüler. Cinayetten bir hafta önce Alican Çakır, Sidar Öz’e Avukat Serdar Öktem’in Şişli’deki ofisinin konumunu attı. Otomobilin bagajındaki çantada iki kaleşnikof, iki tabanca, maskeler ve yedek kıyafetler vardı. Sabah 07.00’dan saat 14.00’a kadar bu bölgede dolaştılar ancak Serdar Öktem gelmedi ve firar evine geri döndüler. 

EVİNE DE GİTTİLER

Bu evde iki gün bekledikten sonra Alican Çakır, Serdar Öktem’in Ataköy’deki evinin konumunu gönderdi. Gece saat 03.00’a kadar burada beklediler ancak Serdar Öktem gelmedi. Aracı burada bırakıp taksi ile firar evine dönmeleri emredilmişti.  

Şoför Serkan, rahatsızlandığını söyleyerek gitti. Bir gün sonra Sidar Öz’ün mahalleden arkadaşı Semih Aydın firar evine geldi. 

CİNAYET ANI: PEŞİNE DÜŞÜN

Sidar Öz, sürekli olarak Facetime’dan Alican Çakır ile görüşüyordu. Önlerinde ise onları polis çevirmelerine karşı uyaran öncü bir araç vardı. Saat 16.00 sıralarında Alican Çakır, Serdar Öktem’in ofisten çıkıp otoyola doğru gittiğini söyledi. “Hemen peşine düşün” dedi. Arka koltukta oturan üç kişi bagajdaki silahları alarak dağıttı. Sidar Öz ve 18 yaşından küçük M.K. kaleşnikofları almıştı. Ejder Parlak ve C.Ü.’nün ellerinde ise tabancalar vardı. Serdar Öktem’in otomobile Barbaros Bulvarı’nda trafiğe takılmış, sağ şeritte duruyordu. Semih Aydın sol şeritten ilerlerken onun otomobilini gördüler. Maskelerini taktılar. Facetime’dan Sidar Öz ile konuşan Alican Çakır, “İnin, inin” diye bağırdı. Silahlarla araçtan indiler. Serdar Öz onları fark edip silahının namlusuna mermi vermişti. Ancak tetikçiler saniyeler için ateş açtı. Araca döndüklerinde Alican Çakır’ı arayıp “Caner’in intikamı alındı” dediler, hepsi sevinçliydi. Alican Çakır kaçacakları Arnavutköy’deki konumu attı. Yolda ‘Gaddar Abi’ dedikleri bir kişiyi arayıp bilgi verdiler. Bu; Daltonlar’ın yöneticilerinden ‘Gaddar’ lakaplı Mustafa Aktürk’tü. Aracı Arnavutköy’deki konuma bıraktılar, bagajdan çıkardıkları plakaları taktılar. Çantalardaki yedek kıyafetleri giydiler. Sidar Öz, bulundukları konumu Alican Çakır’a gönderdi ve kısa süre sonra buraya bir taksi geldi. Saldırı sırasında giydikleri kıyafetleri, silahları ormanlık alana atmışlar, cep telefonunu kırmışlardı. Arnavutköy’ün merkezine giderken jandarma taksiyi durdurdu. Tetikçiler yakalandı. 

EĞİTİMSİZ VE İŞSİZLER

Arabayı kullanan Semih Aydın 19 yaşında. Bağcılar’da doğmuş. Ortaokul mezunu. Esenyurt’ta yaşıyor. Bir süre garsonluk yapmıştı ama işsizdi. 

Tetikçilerden Ejder Parlak, 18 yaşında ve Gaziantep’te yaşıyordu. Ortaokul mezunu ve işsiz. Daha önce hakkında uyuşturucu suçundan işlem yapılmıştı. Diğer tetikçiler 18 yaşından küçük M.K. ve C.Ü. ile Gaziantep’te arkadaştılar. Alican Çakır, M.K.’yi arayarak Caner Koçer’in intikamının alınacağını söylemiş ve onlara talimatlar vermişti. Otobüsle Gaziantep’ten İstanbul’a geldiler. Esenyurt’taki firar evine götürüldüler. 

İstanbul’a ilk geldiklerinde ise Gaziosmanpaşa Lara isimli otelde kalmışlardı. Sidar Öz ve Semih Aydın da daha önce bu otelde kalmıştı. Soruşturmada bu otelin çok sık kullanılması dikkat çekmişti.