Bahis kuponu sistemin aparatıdır

Kapitalizmin meta haline getirdiği futbolu kullanma stratejisi; toplumsal bir parçalanma üzerinden kitleleri daha kolay denetim altına alınmasını sağlamaktadır. 

Futbol ayrıca sermaye birikimi sağlayan kültür endüstrisi ürünü olması nedeniyle de İnsanı gereksinim duymayacağı ürünlere yönlendirir ve iktidarla uzlaştırarak kapitalist tahakkümün yeniden üretimine yardımcı olur. 

İşte bu bahis kuponu; oynayanların gereksinim duyduğunu zannettiği fakat-gereksinim duyulmaması gereken ürün olmasıyla birlikte, sistemin tahakkümünü sağlayan bir kâğıt parçasıdır. Bir misyonu var. 

Peki süreç insanları kupona neden götürmekte?      

Futbolun kitle kültürü ürünü olması ve uygulanan ekonomik politikaların yarattığı yıkım; insanları bütün olarak bu alanlara yöneltmektedir. Kapitalizmin yarattığı tek tipleştirme ve yabancılaşma, insanların artık çözüm odaklı üretme merkezini kaybetmesi nedeniyle yaratılan bu suni pazarların taşıyıcısı-torbacısı haline getirmektedir. Buna bağlı olarak, bugün yasal bahis oynayanların sayısı 7 milyon kişiye, yasa dışı bahis oynayanların sayısı da 12 milyon kişiye ve toplamda19 milyon kişi bir şekilde bahis oynuyor. Yani, toplumun %23’ü bahis sektörüyle ilişki içinde. Ve ülkemizde yasa dışı bahis sektörünün büyüklüğü 50 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır.  

Dünyada yasadışı bahis 1,7 trilyon dolar hacme sahiptir. 

Kulüplerin bu kadar borç batağında olmasına rağmen, ciddi bir kontrol mekanizmasının bugüne kadar oluşmaması adeta sürecin kontrolsüz ve denetimsiz işlemesine neden olmuştur. Kulüplerdeki transfer için harcanan paraların kaynaklarının olmaması ve adeta açığa oynanarak geleceklerine ipotek altına alınması ve ne Avrupa’da ne de başka bir ortamda hiçbir başaranın gelmemesine rağmen, bunun ürün haline getirilerek-metalaştırılıp pazarlanması sürecin bütünsel yapısının kırılmasına neden oldu. Bu bir yönetim stratejisidir. Bir düzeltme veya bir değişim söz konusu olamaz. 

Futbolda patlayan bahis skandalını bu gerçeklerden uzak kalarak-öznelleştirerek yorumlamak doğru olmaz. Bu sömürü mekanizması içinde kuponun can simidi olarak görünmesi, Ülkedeki ekonomik, finansal, sosyolojik, hukuksal koşulların ve politik sapmaların sonucudur. Kapitalist kurgu içinde, sistemin en derinindeki parçalanmalar, ekonomik fay hatları, kültürel deformasyonla bir yerde kupon üzerinden sistemle yüzleşmemize neden olmakta.   

Burada mesele hakem, futbolcu, antrenör, başkan, yönetici, menajer değil. Karşımızda yapısal sorun var. Mevcut olan spor kültüründeki yozlaşma var. Hepsi hiyerarşik olarak reaksiyon halinde. Bu kadar büyük sistemsel bir çürümeyle hesaplaşmadan bir şeyleri düzeltmek mümkün olmaz. 

Şimdi, ahlaklı, etik değerlere önem veren ve kuponu hiç eline almamış insanları-taraftarı oyunun adil bir oyun olduğuna nasıl ikna olacak? 

İçeride ve dışarıda kulübü için mücadele eden Beşiktaş taraftarını ki iki futbolcusuna yapılanlar ortadayken nasıl ikna edeceksiniz? 

Ve TFF’ye nasıl güvenecek? Çünkü TFF bu süreci şeffaf yönetemedi.  Masumiyet karinesini ihlal etti. En evrensel hukuk ilkesi olan ‘ispata kadar suçsuzluk’ ilkesini göz ardı etti. Oysaki TFF bir bahis şirketi ile iş birliğine gitmiş ve hakemleri bu bahis şirketi verileri üzerinden maç takibi yapmaya yönlendirmiş. Böyle bir şey olabilir mi? 

Oraya çıkan gerçek; kulüpler başta olmak üzere, sistemin tam anlamıyla denetlenmediği ve şeffaf bir yapıya sahip olmadığı için TFF ve Bakanlık üzerine düşeni tam anlamıyla yapmadığıdır. Çünkü, yasadışı bahis sektörünün bu kadar büyümesi ancak denetim eksikliğinden olur. 

Kupona karşı ortaya bir irade konulsa ve teknolojik altyapı kurgulansa her şey çok rahat takip edilebilir. 

Biz de hala gol teknolojisi yok! Bu bile bir manipülasyon sebebidir. 

Algı manipülasyonu zaman için ilaç mahiyetinde bir araçtır. Sporda rekabetçi kültürün kendi iradesini kaybetmesinin nedeni; var olan sistem üzerinden diplomasız ve liyakatsiz insanların yetkili olabilme gücüne hasıl olmasıyla aynı paralellikte gitmektedir. O yüzden, yapılan manipülasyonlara rağmen, kimse kalkıp demesin rekabet kültürü bu anlamda ülkemizde yeterlidir diye… 

Taraftarı müşteri haline getirerek kimliksizleştirip, yabancılaştıran sistem onu tahakküm altına almıştır.  Haksız rekabetin ve kolay yoldan kazanmanın çok kolay olduğunu görüp, etik dışı haksız uygulamalarda ‘sorun yok’ tarzındaki anlayış ve algılar, sporun içinde de etik dışı davranışlara karşı iyimser olmayı sağlamaktadır. Yani, yasa dışı bahsin kuponunun toplum içinde karşılık bulması bu koşulların kaçınılmaz bir sonucudur. Kupon kendini rahat hissetmekte… 

Tesadüfen bu noktalara gelmedik… 

Türkiye, ‘Dünya Hukukun Üstünlüğü’ endeksinde 142 ülke arasında 117’nci sırada. 

Türkiye, dünyanın en güvenli ülkeleri listesinde 146’nci sırada. 

Şimdi kulüpler ve başkanları TFF’ye baskı kurarak, oyuncularına verilen cezaları aşağıya çekmeye veya verilen ceza kadar liglerin ertelenmesini-(böyle bir hukuk anlayışı yok)-istiyorlarmış. 

Ve süper Lig kulüplerinin borcu neredeyse 100 milyar TL’ye yaklaştı. 

Neden peki, dışarıya servet transferi için mi? 

“Madem para her şeyin evrensel olarak kendinde oluşmuş değeridir. Ve bu yüzden hem insan hem doğayı özgül değerinden yoksunlaştırıyor, o zaman para, insanın varoluşunun yabancılaşmış özü olup, haliyle de insanı da ona tapar hale getirmektedir.” Hatırı sayılır bir büyüğümüzün bu söylediği de doğrulanmış oldu. 

Bakalım kupona karşı mücadele nasıl sonuçlanacak?