by Tuğçem Özkaya – #perast
“Güvenli Bağlanma”, mümkün mü? Nedir bu bağlanma yolları? Sosyal medya da güncel olan konular hakkında fikir yürütmeyi seviyorum. Heybemde bir sürü soru ile geldim, Sevgili Okur. Başlayalım bakalım bu yazı bizi nerelere götürecek? Kısacası; bağlanma yolları, kişinin etrafında bulunan kişilerle nasıl bağ kurduğunun bir göstergesidir. Aslında, aynı zamanda kurduğu bu bağlardan nasıl ayrıştığının da göstergesidir. Uzmanlar, bağlanma stillerinin oluşması için ilk 6 yaşın çok önemli olduğunu ifade ediyorlar. Hayatı tanıdığımız, yaşamımızın bebeklik zamanları her psikolojik durumun zeminini hazırlıyor. Bebeğin öz bakımını yerine getiren ebeveynlerin davranışları ile oluşuyor bağlanma stilleri.
Tüm canlılar arasında, bebeklik dönemlerinde ebeveynlerinin bakımlarına en ihtiyaç duyan tür insanoğlu. Yaşamımızın uzun bir döneminde yetişkinliğimize ulaşmak için emek veriyoruz. Ergin olmak için verilen tam 18 yıl var hayatımızda. Kendi öz bakımımızı yapabilecek düzeylere gelebilmek için de 6 yıl veriyoruz ömrümüzden. Öz bakımdan bahsederken hem fiziksel hem de psikolojik ihtiyaçlardan bahsediyorum. Bebeklik döneminde nasıl bir bakım aldığımız, ihtiyaçlarımızın ne kadarının nasıl karşılandığı bizim bu yaşımızda ki davranışlarımızın temelini oluşturur. Anne ve baba öncelikli öz bakımımızı sağlayan figürlerdir. İlk sıra da ise anne figürü vardır. Bu yüzdendir ki, ebeveynlerimizin davranış örüntüsü çok önemlidir. Acıktığımızda karnımızın doyurulması, tehlikelere karşı korunmamız, ihtiyacımız olduğunda ebeveynlerimize ulaşabilmemiz, sevgi görmemiz ve en önemlisi ebeveynlerimizin davranışlarında tutarlılık hissetmemiz; bizim güvenli bağlanmayı öğrenmemizi sağlayacaktır. Güvenli bağlanma, aynı zamanda güvenli ayrılma ile de olur. Şöyle açıklamak isterim; yaşımız ilerledikçe diğer insanlarla olan ilişkilerimiz oluşmaya başlar. İlk arkadaşlık kurduğumuz zamanlar başlar. Anne ve babası tarafından yeterli güven verilen çocuk, kolay arkadaşlıklar kurar ve sosyal olduğu bu zamanlarda ebeveynlerinden güvenli ayrılır. Anne ve babasının olmadığı ortamlar onda stres yaratmaz. Yani güvenli bağlanma aynı zamanda güvenli ayrılmadır. Güvenli ayrılmanın olmadığı bir yerde güvenli bağlanmaktan bahsetmek mümkün müdür? Bu soru benim bu yazıyı yazmamdaki çıkış noktamdır. Öncelikle kendine ayna tutmayı başarmış biri olarak söyleyebilirim ki, bende güvenli bağlanma sağlamakta sorun yaşayan biriydim. Kaygılı bağlanma örüntüsünü yaşadığını, yetişkinlik zamanlarında fark etmiş ve bu durumdan ne mutlu ki kurtulmuş biriyim. Ne mutlu diyorum, çünkü neyi neden yaşadığını fark etmeden geçen zaman tam bir kördüğüm oluyor. Farkındalık ile birlikte düğümler teker teker çözülmeye başlıyor. Ve sonuncu düğümün açılması ile kuş tüyü gibi hafif oluyor insan.
Bu yazımda; ebeveynler ne yapmazsa güvensiz bağlanma oluşur dan çok, biz bu durumları yetişkinlik hayatımızda ilişkilerimizde nasıl fark ederiz, ona değinmek istiyorum. Evet, ihtiyacımız olduğunda ulaşamadığımız ebeveynler, tutarsız davranışlar bizi sonunda güvensizlik hissine itiyor. Güvensizlik hissi de güvensiz bağlanma yollarını oluşturuyor. Bu güvensiz bağlanma stillerini; “Kaygılı bağlanma”, “Kaçıngan Bağlanma”, “Tutarsız ( Karışık) Bağlanma” olarak genel olarak üçe ayırabiliriz. Kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanmadan naçizane kendi gözlem ve deneyimlerimle bahsetmeye çalışacağım.
Kişi en iyi kendi yaşadığını bilir ya, o yüzden kaygılı bağlanmayı açıklamakla başlayayım. İlişki kurduğu kişilerde, her an karşısındaki kişi gidecekmiş korkusu yaşar. Kaybetme korkusu baskın duygudur. Ve eninde sonunda ilişkinin biteceğine, terk edileceğine inanır. Zaten sevilmeyi hak etmiyorum, kimse beni sevmiyor duygusu bilinçaltının temelini oluşturur. Bu olumsuz duygularla karşı tarafa daha çok bağlanır, bütün zamanlarını birlikte geçirmek zorunda olduklarına inanır. İlişki de olduğu kişinin hayatının büyük bir bölümde yer etmezse, onu kaydedeceğini düşünür. Zaman zaman bu kişilerde, kontrol edilemeyen kıskançlık krizleri de ortaya çıkar. Bu durumdan rahatsız olan partner kendini açıklamak istedikçe, kaygılı bağlanan kişi için daha dramatik bir durum oluşur. Çünkü tartışmaları sağlıklı algılayamaz, her tartışma kaybetme duygusunu daha da kamçılar. İçinde bulunduğu dramı büyütür. Ben bu duruma; “geçtiğin yol drama köprüsü değil, drama döngüsü”, derim. Hele de kaygılı bağlanan kadın, kaçıngan bağlanan erkeğe denk geldiyse… Vah ki ne vah; olumsuz anlamda tencere kapak diye tam buna denir. Sürekli birbirlerinin korkularını artırarak, tetikleyerek kaotik bir ilişki içerisine sürüklenirler ve tabi ki kaçınılmaz son olan ayrılık kapıyı çalar. Nerden biliyorsun diye sormayın ☺️
Kaçıngan bağlanmaya gelirsek, bunu ıssız adam sendromu diye de açıklayabiliriz. Gerçekten en iyi örneği, Issız Adam filminde ki Alper karakteri ile anlatıldı beyaz perdede. Çocukluğunda oluşturduğu güvensizlik hissi ile bağlanmaz, bağlanamaz. “Nasıl olsa gidecek, ne yaparsam yapayım sonu değişmeyecek, ben zaten sevilmeyi hak etmiyorum, denemem bile gereksiz, herkes aynı…” gibi bilinçaltı düşünceleri ile ilişki kuramaz ya da kurduğu ilişki içinde kalamaz. Nedenleri çok benzese de kaygılı bağlanmanın tam tersi gibi. Kaygılı bağlanan, kendi istese bile bir ilişkiyi kolay kolay bitiremez. Kaçıngan bağlanan ise, kendi istese bile bir ilişki de kolay kolay kalamaz. Ama iki güvensiz bağlanma davranışının temelinde de değersizlik hissi hakim.
Değersiz hissetme, yetersiz hissetme ya da özgüvensiz hissetme; hangi duyguyu seçersek seçelim. Evet, bu duygular bize çocukluğumuzun mirası ama değişemez duygular değil. Güvensiz bağlanma yollarının değişmesi için ilk önce kendimizle çok cesur ve şeffaf bir şekilde yüzleşmemiz gerekiyor. Sonrasında; bu kızı yeniden büyütmeliyim kısmı başlıyor. Yani aslında kendimize öz şefkat ile eksik duyguları tamamlama kısmına geçiyoruz. Ve inanın zamanla oluyor, eksik parçalar tamamlanıyor. Yol ilerledikçe kendinizin çok daha iyi bir versiyonuna geliyorsunuz. Peki ya siz, nasıl bağlandığınızın farkında mısınız?
Bağlanma Stilleri was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.