 
                                                            Öncelikle rahmetli babamın da dahil olduğu Atatürk’ün din düşmanı olduğu yanlışını düzeltelim. Atatürk din düşmanı değildi, olamazdı da! Zira zihni daima öğrenmeye ve analize açık, cephede dahi kitap okuyan bir lider olan Mustafa Kemal Atatürk'ün, din gibi insanlık tarihinin merkezinde yer alan bir olguya karşı basit bir düşmanlık beslemesi entelektüel bir olasılık dışındadır. Nitekim, Gustave Le Bon ve Freud gibi -kişisel inançları ne olursa olsun- sosyal bilimcilerin de ortaya koyduğu üzere, din, toplumların varoluşsal ve ahlaki dokusunu şekillendiren temel unsurlardan biridir. Atatürk'ün, bu sosyolojik gerçekliğin farkında olan derin bir stratejist olduğu göz önüne alındığında, onun din hakkındaki sözlerini ve icraatlarını, yüzeysel bir tartışmanın ötesine geçerek, hem resmi söylem hem de dayandığı dini referanslar bağlamında anlamak elzemdir.
 
                             
                                     
                                     
                                     
                                    