30 Haziran’da İBDA-C uzantılı Büyük Doğu Akıncıları Derneği’nin LeMan dergisi binasına düzenlediği saldırı yalnızca bir dergiye yönelik organize bir linç girişimi değildi; aynı zamanda Türkiye’de laikliğe, ifade özgürlüğüne ve kadınların kamusal alandaki varlığına yönelik tehditlerin ne kadar pervasız boyutlara ulaştığını bir kez daha gösterdi.
“Kahrolsun laiklik, yaşasın şeriat”, “Ya onlar ölecek ya biz” gibi sloganlarla LeMan binasının camlarını kıran, yurttaşları korkuya sevk eden grubun şiddeti ortadayken o akşamki saldırıya tepki gösteren akademisyen Aslı Aydemir’in beş aydır tutuklu olması ise hukuk adına büyük bir utançtır.
Saldırı sonrası sabah evi basılarak gözaltına alınan Aslı Aydemir, “polise direnme” ve “kasten yaralama” suçlamalarıyla tutuklandı. Oysa kayıtlarda Aslı’nın elindeki bardağı kimseye fırlatmadığı, yalnızca elinden düştüğü açıkça görülüyor. Hiç kimseye saldırmamış bir yurttaşa “kasten yaralamayla” soruşturma açmak, tutuklamak hukuki gerçeklikle bağdaşmadığı gibi, açıkça bir hedef değiştirmedir.
Nitekim hazırlanan ilk iddianame delil yetersizliği nedeniyle iade edildi. Mahkeme, “polise direnme” suçlamasına ilişkin somut bir delil bulunmadığını belirtti. 13 Kasım’da ikinci iddianame hazırlandı, o da raporlardaki çelişkiler sebebiyle iade edildi.
Arada soruşturmayı yürüten savcı değişti. Aslı Aydemir ortada bir dava dahi yokken beş aydır cezaevinde tutuluyor. Bu durum yalnızca adil yargılanma hakkının ihlali değil, aynı zamanda cezanın daha iddianame bile kurulmadan infaza dönüştüğü bir tabloyu gözler önüne seriyor.
***
İki gün önce Laiklik Meclisi olarak Aslı Aydemir’i cezaevinde yeniden ziyaret ettik. Cezaevlerindeki koşulların zorlaştığını, koğuşların her geçen gün daha da kalabalıklaştığını anlattı.
Gerçek şu ki yargılanması gereken Aslı değil; şeriat sloganlarıyla, taş ve sopalarla bir dergi binasına saldıran, laikliğe ve ifade özgürlüğüne açıktan düşmanlık eden gruptur.
Onların attığı sloganlar, gerçekleştirdikleri saldırı, yarattıkları korku iklimi ortadayken gözaltı ve tutuklama mekanizması Aslı Aydemir’e işletiliyor.
Bu ülkenin hukuk sistemi saldırıya uğrayanı değil saldıranı, gerici saldırıyı koruyan bir refleks geliştirdiyse, mesele tekil bir dosya olmaktan çıkar; toplumsal bir yüzleşmeye dönüşür.
Aslı Aydemir dosyası tam da bu nedenle önemlidir. Çünkü bu dosya, memleketin adalet terazisinin nasıl ve kimler lehine bozulduğunu gösteren en güncel örneklerden biridir.
Gerçekler ortada. Kayıtlar ortada. Saldırganların sloganları, şiddet görüntüleri ortada. Ama beş aydır ortada olmayan tek şey adalet. Adalet, Aslı Aydemir’in gölgesinde sorgulanıyor.
LeMan dergisine saldıranlar elini kolunu sallayarak serbestçe gezerken Aslı’nın cezaevinde tutulması bize nasıl bir adalet anlayışı sunuyor? Aslı Aydemir’in özgürlüğünden mahrum bırakılmasına hangi hukuk, hangi vicdan yanıt verebiliyor?