Asıl fail yapay zekâ değil, kâr hırsı

Tuğçe ÇELİK 

Yapay zekâ günümüzde sadece teknolojik bir yenilik değil, kültürel ve sanatsal üretimleri de etkileyen yapısal bir dönüşüm olarak tartışılıyor. Emek cephesinde yapay zekâ, kimi zaman hak kayıplarını meşrulaştıran bir tehdit söylemi, kimi zaman da sendikal pazarlıkların merkezine yerleşen bir mücadele alanı olarak öne çıkıyor. Kültürel üretim alanında ise dijital platformların tekelleşmesiyle birlikte algoritmaların belirleyiciliği artarken, sinema emekçilerinin görünürlüğü, pazarlık gücü ve hak talepleri doğrudan bu dönüşümün parçası haline geliyor. 

32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen “Başrollerde yapay zekâ!” başlıklı söyleşi, sinema sektöründe teknolojinin dönüştürücü etkilerini tartışmaya açtı. Sinema Emekçileri Sendikası’nın (Sine-Sen) düzenlediği etkinlikte Sine-Sen Basın Yayın Yönetim Kurulu Üyesi Gürşat Özdamar, Genel Başkan Galip Görür ve araştırmacı Diyar Saraçoğlu konuşmacı olarak yer aldı.  

SORUN KAPİTALİZM

Görür, “trafik canavarı” metaforunu yapay zekâ tartışmalarıyla ilişkilendirerek “Geçmişte trafik kazalarının sorumluluğu denetimsizlik veya şirketlerin kâr uğruna önlem almaktan kaçmasıyla ilgiliyken, bu gerçekler göz ardı edilerek “trafik canavarı” denilen hayali bir suçlu icat edilmişti. Asıl sorumlular görünmez kılınmıştı. Bugün de benzer bir mekanizma işliyor” dedi. Yapay zekânın iradesi olan bağımsız bir tehdit gibi sunulduğunu belirten Görür, “İşsizlikten güvencesizliğe, hak gasplarından sansüre kadar yaşananların faili yapay zekâ değil; kâr hırsıyla hareket eden kapitalist sistemdir. Tıpkı “trafik canavarı” metaforundaki gibi, “yapay zekâ” da asıl sorumluları görünmez kılmak için kullanılmaktadır” diye konuştu. Bu söylemin emekçileri pasifize eden bir sis perdesi işlevi gördüğünü sözlerine ekleyen Görür, işten çıkarmaların sorumlusunun teknoloji değil, patronların kâr uğruna verdiği kararlar olduğuna; “Yapay zekâ geliyor” söyleminin, esnek çalışma ve güvencesiz istihdamı meşrulaştırmak için kullanıldığına dikkat çekti. Yapay zekânın otomatik bir tehdit değil, bir mücadele alanı olduğunu ifade eden Görür şunları söyledi: “Makineyle rekabet etmeyeceğiz; makinelerin sunduğu verimlilik ve kolaylığı toplumsal faydaya dönüştüreceğiz.” 

Diyar Saraçoğlu ise “Bugün yapay zekâ ile ilgili konuşma ihtiyacı her yerde doğuyor; yapay zekâ büyülü, mistik bir şey gibi sunuluyor, sürekli propaganda yapılıyor” dedi.  

SÖZLEŞMELERE GİRDİ

Yapay zekânın yalnızca teknik bir mesele değil, toplumsal ilişkileri dönüştüren yapısal bir müdahale olduğunu savunan Saraçoğlu, Hollywood’da senaristlerin ve oyuncuların 2023’teki grevlerini hatırlattı: “Bu grevler, yapay zekânın artık teknik bir araç olmaktan çıkıp doğrudan emek hakları meselesi hâline geldiğini ortaya koydu. Yapay zekâ, sendikal pazarlıkların gündemine girdi ve Amerika Senaristler Birliği ile Amerika Oyuncular Sendikası, sözleşmelerine yapay zekâya dair maddeler eklettiler.” 

Saraçoğlu, yapay zekânın emeği ve toplumsal ilişkileri taklit ederek kurulduğunu belirtti. Saraçoğlu, bugün ortaya çıkan sonuçların emek süreciyle doğrudan bağlantılı olduğunu kaydederek sonuçları şöyle özetledi: İş kayıplarıyla birlikte yeni işlerin doğması, yeniden vasıf kazanma süreçleri, artan güvencesizlik ve sermayenin güçlenmesi.  

“Yaratıcı güç, kapitalist üretim ilişkilerinde yıkıcı güce dönüşüyor” diyen Saraçoğlu bunun en çarpıcı biçimde savaş teknolojilerinde görüldüğünü belirterek İsrail’in Filistin’deki soykırım politikalarında yapay zekâ araçlarını kullandığını hatırlattı. Saraçoğlu “Başrolde yalnızca yapay zekâ değil, başrolde bizim kolektif zekâmız ve emeğimiz var, onlara sahip çıkmalıyız” dedi. 

Amerika’da 2023’te yazar ve sinema emekçilerinin 148 gün süren grevi dikkat çekmişti. 

 

*** 

TEKNOLOJİ SENDİKAL MÜCADELEYİ ETKİLEDİ

Gürşat Özdamar, yapay zekânın geniş bir alanda üretim süreçlerini dönüştürdüğünü aktardı. Ancak bu dönüşümün emek hakları açısından ciddi sorunlar doğurduğunu söyleyen Özdamar, Amerika Yazarlar Birliği’nin 2023’te 148 gün süren grevi ve SAG-AFTRA’nın 160 bin oyuncuyla verdiği desteği anımsattı. Özdamar ‘‘Bu grevlerde yapay zekânın senaryoları yeniden yazmasının ve oyuncuların dijital kopyalarının izinsiz kullanılmasının engellenmesi talep edildi. Anlaşmalarla üreticilerin yapay zekâyı yazarlara ve oyunculara dayatamayacağı güvence altına alındı” dedi. Benzer biçimde oyun sektöründe de seslendirme sanatçılarının grevle yüzde 15 zam ve yapay zekâ kopyaları için rıza şartı kazandığını aktaran Özdamar, Google’ın işten çıkardığı yüzlerce yapay zekâ çalışanının sendikalaşma girişimlerini de hatırlattı. Özdamar, “Bu örnekler, yapay zekânın yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda işçi haklarının geleceğini belirleyen kritik bir mücadele alanı olduğunu gösteriyor” dedi.