Altın, son dönemde tarih yazıyor. Ons fiyatı, yatırımcıların güvenli liman arayışının ve küresel ekonomik belirsizliklerin etkisiyle 4 bin dolar sınırını aşarak rekor seviyelere ulaştı. Yurt içinde gram altın 5 bin 500 TL’nin üzerine çıktı.
Dünya Altın Konseyi’ne göre yılbaşından bu yana altın yüzde 47’nin üzerinde değer kazanarak 1979’dan bu yana bir takvim yılındaki en yüksek getiriyi elde etti. Goldman Sachs’ın 2026 sonu için 4 bin 900 dolar olarak açıkladığı tahmini, piyasadaki yükselişin daha uzun soluklu olabileceğine işaret ediyor.
Son dönemdeki jeopolitik gerilimler, ABD’deki siyasi kargaşa ve merkez bankalarının yeniden alım eğilimleri, yatırımcıları güvenli limanlara, özellikle külçe ve altın ETF’lerine yöneltti. Doların diğer para birimleri karşısında değer kaybetmesi, Orta Doğu ve bölgesel risk algısını körükleyerek altına olan ilgiyi artırıyor.
PİYASALARDA GÜVENLİ LİMAN ARAYIŞI
Faizlerin düşme eğilimine girdiği ortamda, altın gibi emtialar hızla değer kazanıyor. ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz indirimine dair sinyalleri de güvenli limanlara olan talebi tetikliyor. Buna ek olarak momentum etkisi, altın talebini güçlendirerek fiyatları yukarı çekiyor. Merkez bankalarının faiz indirimi eğilimleri, borçlanarak emtia yatırımlarına yönelimi artırıyor. Ancak bu durum altını cazip kılarken aynı zamanda spekülatif risklere açık bir araç haline getiriyor ve olası şoklara karşı savunmasız kalma riski taşıyor.
MERKEZ BANKALARININ ALTIN ALIMLARI
Altın, merkez bankalarının üç temel yatırım hedefi olan güvenlik, likidite ve getiri özellikleri nedeniyle rezervlerinin önemli bir bileşeni konumunda yer alıyor. Bu nedenle, tarih boyunca çıkarılan tüm altının yaklaşık beşte birini oluşturan önemli miktarına merkez bankaları sahip. Dünya Altın Konseyi’nin raporuna göre (WGC) merkez bankaları son üç yıldır dip seviyelerden alım yapma eğiliminde.
WGC’nin son raporuna göre ABD 8 bin 133,5 ton ile en fazla altın rezervine sahip ülke olurken Türkiye 639 ton ile listede 11’inci sırada yer alıyor. Ağustos itibarıyla merkez bankalarının altın rezervlerindeki değişim şöyle:
• Kazakistan Merkez Bankası, üst üste altı ayda alım yaparak 8 tonluk altın ekledi. Bankanın altın rezervi şu anda 316 ton olup, 2024 yılı sonuna göre 32 ton daha fazla. •Bulgaristan Merkez Bankası’nın altın rezervleri, Haziran 1997’den (8 ton) bu yana en büyük aylık artış olan 2 ton artarak 43 tona ulaştı.
• Türkiye Merkez Bankası, resmi altın rezervlerine (Merkez Bankası ve Hazine varlıklarını kapsayan) Ağustos’ta 2 ton daha ekledi. Bugüne kadarki resmi rezervler yılbaşından bu yana 21 ton artarak 639 tona yükseldi.
• Çin Halk Bankası, altın rezervlerinde üst üste onuncu aylık artışla 2 tonluk bir alım bildirdi.
• Özbekistan Merkez Bankası da ay içinde 2 tonluk bir artış kaydetti. Toplam altın rezervleri şu anda 366 ton seviyesinde olup, 2024 yılı sonuna göre 17 ton daha düşük.
• Çek Merkez Bankası (CNB), 2 ton daha altın satın alarak altın birikimini sürdürdü. Bu, bankanın toplam altın rezervini de 65 tona yükseltti. CNB, 2028 yılı sonuna kadar uluslararası rezervlerinin bir parçası olarak 100 ton altın bulundurmayı hedefliyor.
• Gana Merkez Bankası 2 ton altın satın alarak yıl sonu alımını 5 tona, altın rezervini ise 36 tona çıkardı.
FİYAT ARTIŞI REZERVLERİ ETKİLEDİ
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, önceki gün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumda altındaki fiyat artışının rezervlere etkisini şöyle ifade etti:
“Rezervlerin artış gösterdiği son sekiz aylık dönemde brüt rezervlerimizde yaşadığımız artış 60 milyar dolar. Bu artışın 39- 40 milyar doları, üçte ikisi altın fiyat değişim etkisinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla ciddi bir kısmı. Ama rezervdeki esas iyileşme net pozisyonumuzda gerçekleşti. SWAP hariç net rezervlerimizdeki iyileşme bu dönemde 122 milyar dolar. Buradaki altın fiyat etkisine baktığımızda 29 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Yani üçte birinden daha az kısmı net rezervlerdeki iyileşmenin altın fiyat etkisinden kaynaklanıyor.”