Almanya’da yeniden zorunlu askerlik tartışması

Almanya’da önce Münih, daha sonra Frankfurt havalimanı üzerinde ve ülkenin kuzey bölgelerinde şüpheli insansız hava araçları (İHA) görülmesi, ülkenin önümüzdeki yıllarda Rusya’nın saldırısına uğrayabileceği ve bunun için savunma hazırlıklarının hızla sürdürülmesini savunanların işine yaradı. Polis yetkilileri bir yandan tespit edilen İHA’ların Rusya bağlantılı olup olmadığı konusunda kesin bir kanıt olmadığını açıklıyor ancak bu arada silahlı kuvvetlere ülke içindeki güvenlik görevleri verilmesi konusunda anayasal değişikliğe gidilmesi konusu çoktan gündemin üst sıralarına oturdu bile. 

Hristiyan demokrat Federal İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, bu İHA’ları havalimanlarındaki trafik ya da genel olarak ülkenin güvenliği için risk teşkil etmesi halinde silahlı kuvvetlerin devreye sokulması gerektiğini savunuyor. Aslında Almanya Anayasası güvenlikle ilgili olağandışı durumlarda ya da ağır felaketlerde silahlı kuvvetlere görev verilmesine izin veriyor. Ancak kaynağı belli olmayan bir İHA’nın düşürülmesi gibi bir görev verilmesi anayasal olarak mümkün görülmüyor. Bu arada yetkililer Münih’teki İHA krizinde askerden destek alındığını açıkladı, ancak bunun ne tür bir destek olduğu konusunda ayrıntı verilmedi. 

Sosyal demokrat Federal Adalet Bakanı Stefanie Hubig ise bu konunun polisin görevi olduğunu açıklayarak, silahlı kuvvetlerin ülke içinde görevlendirilmesi konusundaki mevcut anayasal sınırlamaların “haklı gerekçeleri” olduğunu savunarak tartışmaya katıldı. Ama eğer bu tartışma sürerse – ki birkaç yıldır süren Almanya’nın yeniden “savaşabilir” hale getirilmesini hedefleyen tartışmaları beslediği için süreceği görülüyor – kısa bir süre sonra bu itirazların hükmü kalmayacaktır büyük olasılıkla. 

*** 

Federal hükümetin merkez sağ ve sosyal demokrat kanatları arasında ülke güvenliğiyle ilgili bir diğer tartışma da zorunlu askerlik konusunda. 

Birkaç hafta önce yine alevlenen tartışma, sosyal demokrat Savunma Bakanı Boris Pistorius‘un hazırlattığı yasa tasarısının kabul edilmesiyle hafiflemiş gibiydi. Ancak söz konusu tasarı Federal Meclis gündemine getirilmeden önce tartışma yeniden alevlendi. Hristiyan demokrat Dışişleri Bakanı Johann Wadephul zorunlu askerlik konusunu biraz ileriye atan, önceliği gönüllülüğe veren tasarının yeterli olmadığını savunarak derhal biran önce zorunlu askerliğe geçilmesi gerektiğini açıkladı. Hükümetin büyük ortağı Hristiyan demokratların Federal Meclis Grup Başkanı Jens Spahn da yaşanan İHA krizine (o tabii ki “İHA tehdidi” kavramını tercih etmiş) de işaret ederek partidaşı bakana destek verdi. 

Savunma Bakanı‘nın hazırlattığı ve hükümetin de kabul ettiği tasarı Alman ordusunun asker ihtiyacının önce çekici hale getirilmiş (örneğin aylık harçlıklar artırılıyor) gönüllülük uygulamasıyla ve kadın-erkek ayrımı yapmadan karşılanmasını, eğer bu yolla yeterli sayıya ulaşılamazsa askerlik çağı gelen erkeklerin (yeni bir yasa çıkarmaya gerek kalmadan) zorunlu olarak askere alınmasını (kadınlar için zorunlu askerlik için anayasa değişikliği gerekiyor) öngörüyor. Birkaç hafta önce onay verdiği tasarıya karşı çıkan Spahn itirazını yaparken sosyal demokrat Savunma Bakanı’nın eski açıklamalarına da işaret ediyor: “Eğer Savunma Bakanı’nın tezi doğruysa ve ‘Putin 2029 yılında NATO’ya saldırabilir‘ diyorsa, bu durumda çıkarılacak sonuç şu olmalıdır: Zorunlu askerlik konusunda çok daha iddialı olmamız gerekiyor. Yani: Evet, Wadephul bu konuda haklı.“ 

Birkaç yıl önce Almanya’nın yeniden “savaşabilir hale gelmesi gerektiğini” savunarak bu konudaki tartışmalara yön veren Pistorius’un da aslında zorunlu askerliği tercih ettiği biliniyor. Ancak hem kendi partisinden ve tabii ki sol muhalefetten gelecek tepkiler nedeniyle İsveç’ten ödünç alınan gönüllülük sistemiyle ara bir çözüm bularak tepkileri savuşturmaya çalışıyordu. Hükümet içindeki bu tartışmanın sonuçta büyük olasılıkla “zorunlu askerlik, hemen ya da en kısa zamanda!“  cephesindekiler tarafından çözülmesi bekleniyor. Bu tartışmalar sürerken elbette şimdiki “İHA krizine” benzer yeni gelişmeler de bu süreci hızlandıracaktır. 

***

Bu arada muhalefetteki Yeşiller partisinin önde gelen isimlerinden Cem Özdemir de kendi icadı yeni bir kavramla (Cumhuriyet Yılı) bu tartışmaya katıldı. Gelecek yılki seçimde ülkenin en büyük ve en zengin eyaletlerinden Baden Württemberg’in başbakanlığına aday olan Özdemir’in önerisi 18 yaşını alan tüm gençler bir yıl boyunca (yani cumhuriyet için) askeri ya da sivil bir kurumda çalışmasını öngörüyor. Özdemir’in önerisi “zorunluluk“ içermiyor. Gençlerin “ücretsiz otomobil ehliyeti” gibi kolaylıklarla gönüllü “cumhuriyet yılına” çekilmesini savunuyor. 

Kendisi de en az iki kez “ihtiyat subayı” statüsünde ve omuzlarında üsteğmen rütbesiyle gönüllü olarak “askeri eğitim” programlarına katılan Özdemir, bu önerisini yaparken Almanya’nın 2011 yılında zorunlu askerliği kaldırmasının da büyük bir hata olarak değerlendiriyor. “Bir Hristiyan demokrat savunma bakanı döneminde zorunlu askerliği askıya almamız, kışlaları kapatmamız, savunma harcamalarını azaltmamız ve özgürlüğümüzün kendiliğinden korunacağını sanmamızın bedelini şimdi ödüyoruz” diyor ve ekliyor: “Özgürlük kendiliğinden savunulmaz. Demokraside yaşamak, beraberinde bazı yükümlülükleri de getirir.” Doğru söze ne demeli!