Almanya’da azınlık hükümeti tartışması

Almanya’da Hristiyan ve sosyal demokrat partilerden oluşan koalisyon hükümeti, daha bir yılını bile doldurmadan ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle alternatif arayışları başladı.

Başbakan Friedrich Merz’i hem kendi partisi içinde, hem de kamuoyu önünde oldukça zor durumda bırakan son anlaşmazlık önümüzdeki günlerde yasalaştırılması öngörülen “emeklilik reformuyla” ilgili.

Koalisyonun merkez sağ kanadını oluşturan Hristiyan birlik partileri CDU ve CSU’nun genç milletvekillerinden 18’i, hükümetin reform yasa tasarısına Federal Meclis’te evet oyu vermeyi reddediyor. Yani tasarının Meclis’te oylanması halinde yeterli çoğunluğun çıkmaması söz konusu. Başbakan Merz’in tüm ikna girişimlerine, ricalarına rağmen isyancı genç milletvekilleri hükümet içinde uzun görüşmeler sonucu varılan uzlaşmanın ürünü olan yasa tasarısının değiştirilmesi talebinden geri adım atmıyorlar. Genç milletvekilleri emekli aylıklarının uzun vadede istikrarlı bir düzeyde kalmasını hedefleyen reformun gelecek kuşakların üstlenmesi gerekecek milyarca avroluk yük anlamına geldiğini savunuyorlar.

ALTERNATİF ARAYIŞLARI

Koalisyonun sosyal demokrat kanadı ise tasarıda değişiklik yapılmasına, hatta tasarının Meclis gündemine getirilmesinin ertelenmesine bile kesinlikle karşı çıkıyor. Emeklilik sisteminin içinde bulunduğu krize yönelik bir takım iyileştirici adımlar atmak, sosyal demokratlar için hayati önemde. Koalisyonun ortaya çıkması için Hristiyan demoratlara başta göç politikası olmak üzere çeşitli konularda kendi ilkelerinden birçok ödünler veren SPD’nin yönetimi, emeklilik konusunda da geri adım atarlarsa parti içinde büyük huzursuzlukların çıkmasından endişe ediyor.

Ancak önceki krizlerden farklı olarak bu tartışmalar ilk kez hükümete alternatif arayışlarını gündeme getirdi. Merkez sağ çizgideki ana akım medyanın önde gelen gazeteleri ve televizyonlarında, CDU ve CSU içinde “azınlık hükümeti modelinin” tartışılmaya başlandığına dair haber ve analizler çıktı. Merz defalarca ana muhalefeti oluşturan aşırı sağcı AfD’yle işbirliğine gidilmeyeceğini açıkladığı için söz konusu azınlık hükümeti, Meclisteki diğer muhalefet partilerinin (SPD, Yeşiller ve Sol Parti) desteğine ihtiyaç duyacak. Ancak böyle bir modelin 2029’daki genel seçimlere kadar yürümesi mümkün değil. Zaten Merz de acilen bir açıklama yaparak böyle bir çözüm arayışının söz konusu olmadığını kesin bir dille reddetti.

İSİMSİZ İŞBİRLİĞİ

Ancak Merz’in bu açıklamasına rağmen AfD bir çıkış yaparak tartışmanın gündemde tutmayı başardı. Aşırı sağcı partinin önde gelen yöneticilerinden Bernd Baumann, Hristiyan demokratların kuracağı bir azınlık hükümetini desteklemeye hazır olduklarını açıkladı. Bunu yaparken de Merz’in seçim kampanyası sırasında savunduğu birçok konunun özünde AfD’nin hedefleriyle aynı olduğunu ileri sürdü. Başbakan Merz’in AfD’yle işbirliği söylentilerine ve beklentilerine karşı çıkmasına rağmen CDU ve CSU içinde ve tabanında bu doğrultuda tartışmaların sürdüğü biliniyor. Zaten ülkenin çeşitli bölgelerinde yerel yönetim düzeyinde resmen adı konulmamış işbirlikleri de yaşanıyor. Merkez ve aşırı sağ arasındaki yakınlaşmayı çözüm olarak görenlerin daha da güçlenecek gibi görünüyor.

Diğer yandan AfD’nin bu çıkışı kısa vadede, en azından emeklilik reformu tartışmasında Merz’in de işine yarayabilir. Sosyal demokratlar aşırı sağın daha da güçlenmesini engellemek gerekçesiyle emeklilik reformu konusundaki tutumlarından ödün vermek zorunda kalabilirler.

Kuşkusuz emeklilik reformu konusundaki anlaşmazlıkların hükümetin yıkılmasına neden olması beklenmiyor. Tıpkı daha önceki anlaşmazlıklarda olduğu gibi bu konuda da yeniden karşılıklı ödünlerle bir çıkış yolu bulacaklardır.
Ancak bütün bu zoraki çözümler aşırı sağın kendi içindeki sorunları öteleyerek kitleler içinde daha da güçlenmesine yol açacaktır. Şubat ayındaki genel seçimde sandıktan ikinci büyük parti olarak çıkan AfD, son anketlere göre birinci parti durumunda.