Avrupa’nın güvenliği açısından önemi giderek artan Türkiye, Almanya’nın savunma alanında yeni ortak arayışında öne çıkan ülkelerden biri haline geldi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası savunma stratejisini yeniden şekillendiren Berlin, hem Ukrayna’ya destek vermeye hem de kendi askeri kapasitesini artırmaya odaklandı.
Türk savunma analisti Çağlar Kurç, “Ukrayna’daki savaş, NATO’nun üretim kapasitesinin yetersiz olduğunu gösterdi. Bu nedenle özellikle Avrupa ülkeleri üretim kapasitelerini artırma çabasında,” değerlendirmesinde bulundu.
Bu çabanın bir parçası olarak Almanya, NATO müttefiki Türkiye ile savunma alanında iş birliğini derinleştirmeyi planlıyor. Almanya Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) lideri Friedrich Merz’in Ekim ayı sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede bu konu ön plandaydı. Erdoğan, Almanya ile savunma sanayii alanındaki iş birliğinin süreceğini vurguladı.
Alman Dışişleri Bakan Yardımcısı Johann Wadephul ise Ankara ziyaretinde, “Savunma sanayilerimizin birlikte çalışmasından memnuniyet duyarız. Hatta şunu sorabiliriz: Başka kiminle çalışabiliriz ki?” dedi.
Almanya Silahlı Kuvvetleri Tedarik Ofisi’nden isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkiliye göre, günümüzün karmaşık jeopolitik koşullarında Almanya’nın iş birliği ağı daralıyor. Aynı yetkili, NATO’nun değişen dünyada daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini ve Türkiye’nin bu denklemde güçlü bir ortak olduğunu belirtti.
NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye, aynı zamanda savunma sanayisindeki yükselişiyle dikkat çekiyor. 2022 yılında Baykar, Aselsan, TUSAŞ ve Roketsan gibi dört Türk firması, ilk kez Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) en büyük 100 silah üreticisi listesine girmeyi başardı. Alman medyasında “Türkiye’nin yeni yükselen sektörü” başlıkları yer aldı.
Alman savunma uzmanı Benedikt Meng, Türkiye’nin Orta Doğu ve Kafkasya’daki stratejik konumuna dikkat çekerek, savunma sanayii alanında derinleştirilecek ilişkilerin güvenlik açısından önemli avantajlar sunacağını ifade etti.
İki ülke arasında mevcut iş birliği anlaşmaları da bulunuyor. 2027’den itibaren Türk şirketi Repkon’un Almanya’da NATO standardı olan 155 mm top mermisi üretmesi planlanıyor. Bu mühimmat, Ukrayna’da da kullanılan obüslerde kullanılıyor. Her ne kadar bu “teknoloji transferi” olarak nitelendirilse de, Kurç bu ifadenin abartılı olduğunu; ancak gelişmenin sembolik önem taşıdığını belirtti.
Öte yandan, geçmişte Almanya’nın İncirlik Üssü’nden çekilmesi gibi siyasi gerilimlere rağmen, iki ülke arasındaki ilişkiler savunma alanında yeniden ivme kazanıyor. İnsan hakları ihlalleri konusundaki eleştiriler ise giderek daha az vurgulanıyor.
Türkiye’nin özellikle insansız hava araçları (İHA) alanındaki başarısı, Avrupa’nın da ilgisini çekiyor. Baykar’ın ürettiği İHA’lar, Dağlık Karabağ savaşında ve Ukrayna’daki çatışmalarda etkili bir şekilde kullanıldı. Polonya ve Romanya gibi AB üyeleri bu sistemleri satın aldı. Haziran ayında ise Baykar, İtalyan savunma firması Leonardo ile ortak girişim kurdu.
Alman yetkililer, Türkiye’nin drone teknolojisinin Almanya için de incelenmeye değer olduğunu ifade etti. Alman sensörlerinin halihazırda TB2 İHA’larında kullanıldığını belirten Meng, bu alandaki bilgi birikiminin ortak projelere entegre edilebileceğini kaydetti.
Türkiye, Avrupa’nın savunma stratejilerinde daha fazla yer almak istiyor. Bu kapsamda, 150 milyar avroya kadar kredi sağlamayı amaçlayan AB’nin “Avrupa Güvenlik Eylemi” (SAFE) programına katılmak için başvuru yaptığı açıklandı. Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin başvurusunun değerlendirme sürecinde olduğunu duyurdu.
Kaynak: DW Türkçe