ABD’nin Suudi Arabistan’a F-35 satışı Çin ve İsrail endişelerini tetikledi

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan’a F-35 savaş uçakları satışı kararının ardından Washington’da stratejik çevrelerde yoğun tartışmalar başladı. Bu tartışmaların merkezinde, İsrail’in bölgesel hava üstünlüğünün zedelenmesi kadar, Çin’in gelişmiş Amerikan savunma teknolojilerine erişim riski de yer alıyor.

Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasında 18 Kasım’da imzalanan kapsamlı savunma iş birliği paketi, F-35 teslimatlarını da içeren 142 milyar dolarlık bir anlaşmayı kapsıyor. Bu rakam, Amerikan tarihinin en büyük savunma anlaşması olarak lanse ediliyor. Ancak F-35’lerin ne zaman ve kaç adet teslim edileceğine dair henüz resmi bir bilgi paylaşılmış değil.

F-35’lerin Suudi Arabistan’a satılması durumunda, bu ülke dünyanın en gelişmiş beşinci nesil hayalet savaş uçağına sahip ilk Arap devleti olacak. İsrail Hava Kuvvetleri, bu satışın ülkenin “niteliksel askeri üstünlüğünü” zayıflatabileceği gerekçesiyle endişeli. Ancak İsrail’e verilen F-35’lerin, Amerikan onayıyla entegre edilen özel elektronik harp sistemleri ve yerli yazılım modifikasyonları gibi avantajlara sahip olması nedeniyle, Suudi Arabistan’a verilecek modellerin daha az gelişmiş olacağı ifade ediliyor.

Yine de asıl endişe, Suudi Arabistan’ın Çin ile derinleşen askeri ve teknolojik ilişkilerinden kaynaklanıyor. Çin, Riyad’a orta menzilli balistik füzeler, insansız hava araçları ve füze yakıtı üretim teknolojisi sağlamış durumda. Ayrıca Çin’in, Suudi Arabistan’a kendi geliştirdiği J-35 tipi hayalet savaş uçaklarını ihraç etme girişiminde bulunduğu biliniyor.

ABD’nin benzer güvenlik kaygılarıyla daha önce Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye’ye F-35 teslimatlarını askıya aldığı göz önünde bulundurulduğunda, Suudi Arabistan’a yapılacak satış için Kongre’nin sıkı güvenlik önlemleri talep etmesi bekleniyor. Özellikle Çin’in geçmişte F-22 ve F-35 programlarına yönelik siber casusluk faaliyetleri, bu tür teknolojilerin üçüncü taraflara sızdırılma riskini artırıyor.

Öte yandan, Suudi Arabistan’ın Çin yerine ABD savunma ekosistemi içerisinde kalmasının uzun vadede Washington’un bölgesel nüfuzunu güçlendireceği savunuluyor. Hudson Enstitüsü’nden Can Kasapoğlu’na göre, “İyi kurgulanmış bir F-35 anlaşması, İran’a karşı caydırıcılığı artıracak, İsrail’in üstünlüğünü zedelemeyecek şekilde dizayn edilebilecek ve Çin’in Körfez’deki nüfuzunu sınırlayacaktır.”

İsrail’in de, bu satışın, Suudi Arabistan ile normalleşme sürecinin bir parçası olarak değerlendirildiği takdirde prensipte karşı çıkmadığı bildiriliyor. Suudi Arabistan’ın, Abraham Anlaşmaları çerçevesinde İsrail ile diplomatik ilişkileri normalleştiren altıncı ülke olması gündemde. Anlaşmanın bu şekilde diplomatik bir kazanım sağlayabileceği düşünülüyor.

Tüm bu gelişmeler, ABD’nin Suudi Arabistan’ı Çin etkisinden uzak tutarak, Orta Doğu’daki stratejik pozisyonunu koruma çabalarının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Ancak bu çaba, gelişmiş askeri teknolojilerin gizliliğini riske atmadan nasıl sürdürülebileceği sorusunu da beraberinde getiriyor.

Kaynak: Eurasian Times