9 Ev, 9 Okul Bir Ömürlük Kırılganlık

Resim yazarın ruh dünyasına aittir.

Bir anda terk etti…
Ben, evin duvarlarıyla… penceremin karşısındaki sevgilimle bile vedalaşamamıştım.
Uzak bir yere değil aslında… sadece birkaç sokak öteye.
Ama dışarı baktığımda, manzara değişmişti artık.
Çatısı akan bir eve… beşinci ve son kata, hem de asansörsüz bir yere taşınmıştık.
Yemeğin arifesinde ekmek almanın kardeşler arasında kavgaya dönüştüğü… o bakımsız eve.
Vitiligo’mun başladığı… bağışıklık sistemimin kabul etmediği… girişinde sağa sola koşuşan o dev hamam böceklerinin dolaştığı… eski bir binaya.
Ersoy Apartmanı’na.
Mehmet Akif kadar eski olmasa da… bir Bülent Ersoy kadar vardı yaşı.
Eskimiş, köhnemiş, kafası karışık bir bina…
Bir yanı çok aydınlık, diğer yanı kupkuru karanlık.
Güneş almıyor neredeyse; gelen ışığı da akçaağaçlar, katalpalar zapt ediyor.

Bir anda terk etti.
“Taşınıyoruz,” dedi.
Ve taşındık.
Bir koltuğun yerini değiştirir gibi… hayatın yerini değiştirdik biz.
Duvarlarla vedalaştım… pastaneyle, kasapla…
İşemekten muhtemelen yayları pas tutmuş yatağım da geldi benimle.
O yatağı taşıyan hamalın yüzündeki o ekşimeyi hiç unutamam.
Keşke atsaydık…
Aradan otuz yıl geçti, o görüntü hâlâ aklımdan çıkmadı.
O zaman komik gelmişti… sonraları üzüldüm.

Bir anda terk etti.
Ben ergenliğin başlarındayken.
Yalnız yaşayan alt komşumuz… balkon demirine dayadığı göğüsleriyle yolu seyrederdi;
ben de onu seyrederdim.
Karşı binada sevgilim vardı, terasa çıkardı arada, el sallardık birbirimize.
Ama alt komşumu izlemek… ona ihanetmiş gibi gelmezdi bana.
Karşı komşumla çıkıyordum ama alt komşumun göğüsleri güzeldi.
Ne vardı bunda?
Gençliğimin saf duygusuyla selamlıyorum o halimi şimdi…
Ve sanıyordum ki tüm kadınları aynı anda sevebilirmişim gibi.

Bir anda terk etti…
Üst kat komşumuz karısını döverdi.
İki küçük kızları vardı.
O kızlardan biriyle… yirmi sene sonra kardeşim evlendi.
Bir yıl evli kalabildiler.
Bir kavgalarında o küçük kız… kardeşime yalvarmış:
“Ne biçim erkeksin sen? Döv beni!” diye…
Dedim ya…
Her şey bir anda olup bitti hayatımızda.
Taşındığımız evler gibi…
Yirmi yaşına gelmiştim; dokuz ev değiştirmiştik.
Yirmi yaşına gelmiştim; dokuz okul değiştirmiştim.
Her şey bir anda oldu.
Bir anda darbe…
Bir anda özgürlüğümü…
Bir anda ailemi…
Bir anda işimi kaybettim.
Hâlâ toprağın üstündeyim bugün.
Ve o… yine bir anda terk etti beni.
Aslında o hep aynıydı.
Ben ise her seferinde olduğu gibi… yeniden şaşırdım, yeniden üzüldüm, yeniden yıkıldım.

9 Ev, 9 Okul Bir Ömürlük Kırılganlık was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.