Photo by Mella Lisitano on Unsplash
Kalbin odaları vardır, her biri bir duyguya açılır. Kimisi evi terk eder, kimisi gelip evi tamamlar.
Kalp, dört odalı bir ev gibidir çoğu zaman. Girişte umut asılıdır, yatak odasında sırlar, mutfağında alışkanlıklar, salonunda ise geçmiş oturur. Her odanın bir hikâyesi, her duvarın duyduğu bir cümle vardır. İnsan biriyle tanıştığında, ilk bu evi düşündürmeden açar. "Hoş geldin," derken aslında, "İçeri buyur," der kalbine.
Oturma odasını ilk gösterirsin. Düzenlidir genelde, temizlenmiştir. Misafirlik hali gibi. Hayatını anlatırsın, çocukluğundan bir iki fotoğraf, birkaç anı, biraz kahve. En kolay oraya davet edersin çünkü en çok orası göze hitap eder. Ama gerçek ev, iç odalardadır.
Yatak odası, en zor açılan yerdir. Orası kırılganlıkların, uykusuzlukların, gece ağlamalarının mekânıdır. Biri gelip oraya kadar yürüyebilirse, gerçekten önemli olur. Çünkü o odada yalnızca beden değil, kalbinin çıplak hali yatar. Duvarlarında en çok sustuğun kelimeler yankılanır.
Mutfak, alışkanlıkların koktuğu yerdir. Sabah kahveni nasıl içtiğin, hangi tabakta kahvaltı yaptığın… Biri gelip orada kalırsa, alışkanlıklarına dokunur. Tuzunu değiştirir, bardağını değiştirir. Ve sen fark etmeden onunla yaşlanacak sandığın ritüellere başlarsın.
Koridorda sessizliğin adımları olur. İlk tartışmalar, ilk susmalar, ilk geçip giden bakışlar hep orada yankılanır. Kalbin koridorları, sessiz ama uzundur. Bir ses, oradan yürürken her odada iz bırakır. Ve bazen sadece bir kelime bile, tüm evi sarsmaya yeter.
Biri gelir ve her odana girer. Perdelere dokunur, kitaplarını karıştırır, yatağına uzanır. Hiç kimsenin sormadığı şeyleri sorar, hiç kimsenin oturmadığı yerlere oturur. Ve sen, evini ilk defa onunla birlikte tanırsın. Aynalarda başka bir yüz, duvarlarda başka bir yankı oluşur.
Sonra bir gün, ansızın gider. Giderken kapıyı kapatmaz. Işığı açık bırakır, yatağı dağınık, bardak yarım, müzik devam eder hâlde. Ev, bir anda ıssızlaşır. Sessizlik, yankı yapar. Kapı her rüzgârda gıcırdar. O evde oturmaya devam etmek, her gün yokluğuyla konuşmak gibidir.
En zor kısmı ise, hâlâ onun bıraktığı kupayla çay içmektir. Fincanı değiştirmek bile ihanete benzer. Perdeleri yıkamak sanki onun kokusunu silmekmiş gibi gelir. Ev durur ama yaşanmaz. Kalp, atan bir boşluğa dönüşür. Ve sen, hâlâ içini toplamak yerine, dağınıklıkla yaşıyor olursun.
Yeniden birini o eve almak, bir daha aynı yıkımı yaşamak korkusuyla ertelenir. "Gel" demek zordur artık. Çünkü biri geldiğinde sadece içeri girmez; bazen içindekini de alır götürür. Ve sen bu yüzden uzun süre kapıyı sadece aralık bırakırsın. Ne tam açık, ne tam kapalı.
Ama bir gün biri gelir. Kapıyı aralık bulmaz, çalmayı bilir. Girmeden önce ayakkabılarını çıkarır. Koltukta değil, yerde oturmayı teklif eder. Çayını kendi yapar ama sana da sorar. O eski kupayı kullanmaz, mutfaktan yeni bir fincan seçer. Senin yerine değil, seninle birlikte yerleşir eve.
O eski odalara bakar ama değiştirmeye kalkmaz. Perdeleri yıkamaz, birlikte havalandırmayı teklif eder. Yatağın ucunda oturur, geçmişini dinler ama yargılamaz. Ve sen, hiç fark etmediğin o küçük ayrıntılarla yeniden sevilmeyi öğrenirsin. Birinin senin kitap ayracını fark etmesi, kahveni şekerli içmediğini bilmesi, hatta suskunluklarını tanıması… İşte asıl sevgi orada büyür.
Zamanla duvarlara yeni renkler gelmez belki ama yeni anılar çakılır. Yeni ayakkabılar, yeni sesler, yeni sabahlar… Kalbin evi, yıkılanın yerine kurulmaz, onun üstüne inşa edilir. Ve bu kez, daha sağlam, daha nefes alan, daha gerçek olur. Çünkü artık bilirsin: Sevgi, evi yeniden kurmaz. Sevgi, seninle birlikte evi yaşanır kılar.
Artık o evde gidenin izi değil, kalanla birlikte atılan adımlar vardır. Eski koltuklar bile rahattır şimdi. Çünkü yanında oturan, geçmişine değil; geleceğine göz kırpar. Kalbin odaları kapanmaz artık. Kapılar açık, ışıklar sönmez. Çünkü artık o evde biri var. Ve sen, ilk kez gerçekten evindesin.
İletişim adresi:
İnstagram adresi: Nuri SENCER
4 Duvar, 1 Kalp was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.